Advert
as

Demokrasi (3)

  • Musa APUHAN
  • 2016-06-13 15:29:26
  • 3516 Görüntülenme
  •  

     

     Demokrasi (3) yazımıza, değerli dostumuz, Yılmaz Küçükhazar hocamızın bir değerlendirmesiyle başlamak istiyorum;‘’Yıkılmaya karşı kendini çok iyi koruyan bir sistemdir 'demokrasi. İktidara ‘Hükümeti’ , muhalefete de ‘ikinci Parti’yi yerleştirir.”

     

    Her başarısızlıkta, başarısızlığı ’iktidar Partisi’ne veren ‘sistem’, umut olarak Muhalefet Partileri’ni sahneye sürer. Böylece ’sistemin kendisinden’ kaynaklanan sakatlık ve arıza su yüzüne çıkmaz.

     

    İktidar-Muhalefet arasındaki değişikliklerle ömrünü uzatır durur…  Öyle ki; halkın demokrasi vitrininden istediği ’kumaşı’seçme hakkı vardır.

     

    Ama ‘’vitrini değiştirme’’ hakkı yoktur. Tam bir ‘’illüzyon’’ aslında, hep bir kandırmaca.

     

    Senaristi ve senaryosu aynı olan, ama aktörleri ve aktrisleri hep değişen bir ‘film’…

     

    İşte bahsini ettiğim partilerin, siyaset akademilerinde işlenen ders notları incelendiğinde, istisnasız temel bir konunun topluma aktarıldığını görüyoruz. O da Demokrasi konusudur. Demokrasinin hem parti tüzüklerinde defaten zikredilen ve savunulan temel bir kavramken, aynı zamanda akademilerinin de birinci konusunu oluşturduğunu görüyoruz.

     

    Konuyu biraz daha açacak olursak, Türkiye’nin son on dört yılına, güçlü bir halk desteğini arkasına alarak damga vuran hali hazırdaki iktidar partisi AK Parti kurulduğu günden itibaren, İslami bir parti olarak kabul görmüştür. Gerçekten Türkiye’nin önünü tıkayan birçok konu da ciddi rahatlatmalar getirdiyse de, AK Partinin tüzüğüne bakıldığında, ‘’demokratik toplum olmanın gereklerine uygun düşmeyen yaklaşımları ve her türlü ayrımcılığı reddeder.’’ maddesini görürüz. AK Parti tüzüğündeki bu madde bile, tek başına ele alındığında bu ifade şu anlama gelmektedir;

    Demokrasi dışındaki hiçbir nizamın kabul edilemeyeceği, alenen deklare edilmiştir. Bu tüzüklerini daha açık ve anlaşılır hale getirmek için de AK Parti, Siyaset Akademisinin 10. Dönem ders notlarına bakıldığında, bu derslerin Parti tüzüğündeki madde ile aynı paralelde ve birbirini tamamlar mahiyette derslerin verilmesi (global sistem, demokratikleşme ve yerel demokrasi) bunun yanında mahalli idarelere dair düzenlemelerin işlenmesi göz ardı edilemez. Müslümanların kendilerine anlatılan şeyin ne anlama geldiğini bilmemesi ve bunu İslam’ın bir prensibi gibi görmesi tehlikenin gerçek boyutunu ortaya koymaktadır.

     

    Bir başka vahim durum da, HDP‘nin parti tüzüğü ve siyaset akademilerinde anlatılanlar.

     

    HDP’nin parti tüzüğünde var olan şu maddeye bakıldığında; ’’çoğulcu ve katılımcı bir demokrasiyi, ihtiyaçlara dayalı yaygın örgütlü sivil toplumu ve demokratik siyaseti savunur.’’

     

    Tüzükteki bu maddeye paralel olarak siyaset akademilerinde, ‘’Demokrasiyi bir yaşam biçimi ve kültür olarak içselleştiren üyeler yaratarak, toplumun değişimine katkı sunmaktır.’’

     

    İşte tam da bu noktada, HDP’de kendisine yüklenen misyona ne kadar bağlı kaldığını, eş genel başkanlarının kendi siyaset okullarında sertifikaları dağıtırken ifade ettiği şu cümlelerde saklıdır; ‘’demokratik siyasetin nasıl olması gerektiğine dair örnek bir çalışma yürütüyoruz. Demokratik eğitim anlayışımızı taşımamız gerekiyor. Çünkü biliyoruz ki bu akademilerde bir bilgi ve deneyim aktarımı süreci var.’’

     

    Batının da, yerli taşeronlarından istediği tam da budur. Kendi yaşam biçimlerini, dünya görüşlerini pazarlayabilecek yerli unsurlar atamak. Hali hazırda bu görevi en iyi yerine getiren parti HDP gibi görünüyor. Bu açıdan bakıldığında AK Parti ile HDP, kendi siyaset akademilerinde birbirlerinden çok farklı şeyler öğretmiyorlar.

     

    Öbür taraftan yıllarca Türkiye siyasetinde kendini farklı pozisyonlarda konumlandıran MHP’nin de, parti tüzüğüne ve siyaset ve liderlik okuluna bakıldığında, diğer partilerden farklı olmadığı hemen görülecektir. MHP’nin tüzüğünde’’temel insan hak ve hürriyetlerini geliştirmek, hukukun üstünlüğünü hakim kılmak, demokratik standartları yükseltmek...’’ şimdi bu siyasi partilerin tüzüklerine bakıldığında, birbirlerinden farklarının olmadığını çok rahatlıkla görebiliriz.

     

     

    Bu gün ki yazımızın son satırı şu olsun; ülkemizdeki mevcut siyasi partilerin, kapitalist bir siyaset güttükleri ve bu toplumu da batılı şer güçlerinin batıl ve sapkın fikir ve düşüncelerini pazarlamada kullandıklarını görmekteyiz.

    Musa APUHAN
    Musa APUHAN
    KÖŞE YAZARI
    BİYOGRAFİ