Tefsir tarihi eserlerinin üzerinde ilk durdukları konu Hz. Peygamber tefsiridir. Hz Peygamberin Kur’an’ın tümünü mü yoksa bir kısmını mı tefsir ettiği tartışmaları tefsir tarihi eserlerinde zikredilen ilk konular arasındadır. Hz. Peygamberin Kur’an’ın tümünü tefsir edip etmediği tartışmalarının arka planında müfessirlerin algısındaki, “Kur’an’ın baştan sona tefsir edilmesi gerektiği” düşüncesinin yattığını düşünmekteyiz.
Kanaatimizce Peygamber döneminde anlaşılmayan bir ayetin bulunup bulunmadığı sorusu Hz. Peygamberin Kur’an’ı tefsir edip etmediği konusuna ışık tutacaktır. Hz. Peygamber döneminde anlaşılmayan bir ayetin bulunduğunu gösteren rivayetlerin olmaması Hz. Peygamberin Kur’an’ı teorik ve pratik açıdan hakkıyla tefsir ettiğini göstermektedir. Hz. Peygamberin tüm Kur’an’ı sözlü olarak tefsir etmediği bazen söz bazen fiil ile tefsirini gerçekleştirdiği ehlinin malumudur.
Hz. Peygamberin vefatı ile tefsir ilmi, pratikten teoriğe kaymak sureti ile farklı bir seyir izlemiştir. Hz. Peygamberin, tefsiri yaşamla bütünleştirdiği Hz. Aişe’nin şahitliği ile sabittir. Pratik yaşamda yanlış anlaşılan veya yanlış anlaşılması muhtemel ayetleri sözlü olarak tefsir eden Hz. Peygamber, pratiğe dayalı ayetleri ise bizzat yaşayarak tefsir etmiştir.
Hz Aişe, rükû ile ilgili ayetin tefsirinde namazdaki rüku’yu dile getirerek Hz. Peygamberin ayeti böyle yaşadığı şeklindeki açıklaması, Hz. Peygamberin zaman zaman peygamberleri anarak teselli bulmaya çalışması, geçmiş kavimleri ashabına örnek vermesi, “De ki!” başlayan ayetleri pratiğe aktarması, soru ile biten ayetleri cevaplandırması Hz. Peygamberin tefsirinin sözlüden çok pratiğe dayalı olduğunu göstermektedir.
Hz. Peygamber tefsirinin, Rivayet tefsirlerinde ve hadis kitaplarındaki tefsir bölümlerinde zikredilen rivayetlerden daha çok, onun yaşamında, ahlakında, siyerinde aranması gerektiğini düşünmekteyiz. Hz. Peygamber, Kur’an ayetlerini bir müfessir gibi ayet ayet tefsir etmemiş aksine yaşama aktarma yolu ile Kur’an’ın nasıl yaşanacağını göstermiş ve hayatı ile Kur’an’ın pratik tefsirini oluşturmuştur.
Tefsir tarihi eserlerinde Hz. Peygamber tefsirinden bahsedilirken sadece sözlü tefsire dikkat çekilmiş pratik tefsire ise nerdeyse hiç değinilmemiştir. Hz Peygamberin tefsiri ile ilgili kaleme alınmış eserleri incelediğimizde de maalesef bu eksikliği müşahede etmekteyiz.
Hz. Peygamber tefsirinin, Kur’an’ın mücmelini beyan, umumunu tahsis, müşkilini tavzih etme şeklinde gerçekleştiği açıklaması bizce eksik bir tanımlamadır ve sözlü tefsirle alakalıdır. Hadis külliyatı Hz. Peygamberin pratize ettiği Kur’an ayetlerinin örnekleri ile doludur. Peygamber tefsirini sayılı rivayetlerle sınırlamak peygamberin sünnetini Kur’an’dan bağımsız okumanın sonucu olmalıdır. Hâlbuki Sünnet Kur’an’ın pratiğe aktarılmış şeklidir