06 Şubat 2023 Pazartesi sabahı…
Henüz sabah namazından bir saat öncesi…
Hepimiz en tatlı yerindeyken uykunun
Bir anda uyandık kadın erkek, yaşlı genç…
Haydi, gel de uyanmaya varsa takatin…
10 ülkeyi ve ülkemizde onlarca şehir…
7,9 şiddetinde bir sarsıntı…
Sadece evleri, bedenleri sarsan, sallayan bir deprem
değildi;
Yürekleri, vicdanları sarsan, dillere tövbe ve gözlere yaş
olarak akan bir sarsma…
Kanaatimce kıyametin küçük bir senaryosu olan bir zelzele,
bir musibet…
Sınandık, sınanıyoruz, sınanacağız ve hayatın reel yönü bu…
Sınandık; çünkü Yüce Rabbimiz buyurur Kur’an’ında:
“Sizi korku, açlık, mal, can, ürünlerden eksiltmekle imtihan
edeceğiz.
(Bu sınamalardan ötürü) sabredenleri müjdele!”
Gecenin karanlığı, karın beyazlığı ve soğuğun şiddetinin
birleştiği bir dem…
Yeni bir sınanma, yeni bir silkme
Yürekleri saran korku, ağızlara kadar sirayet eden endişe…
Ve saniye hızıyla art arda gelen yıkım, yaralı ve ölüm haberleri…
Bu satırlarla acıları anlatamıyoruz ki…
Beraberce yaşadığımız acı, sarsıntı ve imtihanı cümlelerle
görünür kılmaya çalışmak bizimkisi…
Feryatlar, ağıtlar, mahzun bakışlar, koşuşturmalar…
Ölümün sıcaklığı, enkazlar ve ulaşılmayan nice yerleşim
yeri/insanlar…
Felaketin muhtemel faturası gözler önünde…
Felaket dediğimiz tellal, cahil ve asi bir ağızla söylenen
değil elbet.
Bir imtihan ve bir ayet/nişane olarak başımıza gelen
musibettir kastettiğimiz.
“Fay sahibi Arz'a and olsun!” ( Tarık Süresi: 12)
“Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,
Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,
Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman.
O gün yer, bütün haberlerini anlatır.
Çünkü Rabbin ona vahy etmiştir..” (Zilzal: 1-5)
Deprem, bir sebep olarak aldıklarını aldı.
Hayatta kalan bizler için zikrettiğimiz ayetleri bir daha,
bir daha okuyalım.
Ve düşünelim: Her sarsıntı gönlümüzü Allah’a daha bir
yöneltmeli değil mi?
Her fay kırılışı, her artçı sarsıntı ve gelen her yürek
dağlayıcı haber
Kalbimizi katılaştıran öfke, kin, merhametsizlik
Ve günahları yumuşatıp temizlemeli değil mi?
İbadet, kulluk ve kardeşlik gibi güzellikleri ıskalayıp
Dudak büken ve küçümseyen tavırlar…
Her yeni olay ve gelişmede ırk, mezhep ve nefsine pay
çıkaranlar…
Bir avuç menfaat ve birkaç cümlelik ideoloji uğruna
arsızlaşıp şeytanlaşanlar…
Ama en ufak bir sallantıyla dimdik ayağa kalkıp can havliyle
sokağa dökülenler…
Nedamet zelzelesiyle kulluk secdesine kapanmalı değil
misiniz?
“Bir musibet bin nasihate değer.” Derler.
Gelen bu büyük ve ağır musibet sağlam bir muhasebe için
yeterli değilse…
“Eynel Mefer/ Kaçış nereye?” …