İnkâr,
isyan ve günah safında yer alanlar çoğunlukla dünya imtihanını dikkate
almazlar. Onların hayata bakış açısı ‘ben’ merkezli, ego tatminli, arzusal
kapılmışlıktır. Bu sebeple bu grupta yer alanlar imtihanın gereği ve hedefini
özümsemiş, inanmış ve ahlaklı kişilerden çok hazzetmezler. Onların
dizginleyemedikleri arzuları için bir engel olarak görürler. Onlara karşı her
türlü karşı çıkışı, kavgayı, tezyifi, tacizi, tahkiri ve imhayı kendileri için
bir hak olarak görürler.İnsanlık tarihine ve Peygamberlerin mücadelesine
baktığımızda imtihanı özümseyip sabrı ve şükrü kendine katık yapanlarla
imtihana göz, kulak ve yüreklerini kapatıp dünya hayatını merkez yapanların hep
birbirleriyle mücadele ettiklerine şahitlik ederiz. İyilik kötülük, hak batıl,
doğruluk yalancılık, adalet ve zulüm tercihi ve mücadelesi hep bu kabuller
üzerinden olmuştur. Tercihlerin teslimiyet ve içselleşmeye döndüğü nihai
noktada ise hep ilahi irade devreye girmiş. İyileri kötülere galip kılmış ve
kötülük yolunda, ahlaksızlık güzergâhında azgınlaşanları helak etmiştir
Geçmiş
ümmetler, çoğunlukla fıtri yapılanmada bir veya birkaç noktayı reddettikleri
veya ölçüyü aştıkları için önce defalarca uyarılmışlar; ama uyarı fayda
vermeyince, kendi azgınlıkları içinde toplumsal yapıya ve inanan insanlara
zarar vermeye başladıkları andan itibaren ilahi nusret devreye girmiş. Ve adına
helak dediğimiz dünyevi cezalandırma tecelli etmiştir. Günümüz toplumlarına
baktığımızda ise fıtri yapılanmanın maateessüf her taraftan reddedildiğini,
ölçünün her yönüyle aşıldığını görüyor ve işitiyoruz. Hatta geçmiş kavimlerin
tümünün işlediği günahların, yaptığı karşı çıkışların ve sergiledikleri
isyanların günümüzde bir güne sığdırıldığını görüyor ve işitiyoruz. Maalesef,
bunu yapanlar eski kavimler gibi sadece inkârcılar, isyankâr ruhlular ve günah
arzulular değildir. Kendine Müslüman diyen, kendini mümin olarak niteleyen nice
insanın da helake sebep olabilecek isyan ve tercihlere yöneldiklerine veya bunu
hayat tarzı yapan sapkın ve azgın gruplara arka çıktıklarına şahit oluyoruz.
“Nihâyet
azab emrimiz gelince, günahlarla kirlenmiş o memleketin üstünü altına getirdik;
üzerlerine de ateşte pişirilmiş taşları peş peşe yağdırdık. O taşlar, Rabbin
tarafından işaretlenmiş, her birinin kimi vuracağı belirlenmişti. Böyle bir taş
yağmuru, her dönemde ve her yerdeki zâlimlerden uzak değildir.” (Hûd Süresi:
82-83)
Ayetinde
zikredilen memleket Lut aleyhisselam kavmi özelinde olsa da mana itibariyle
geneldir. Yani dün Lut aleyhisselamın o azgın kavmi cinsel sapkınlıkta fıtratın
kodlarıyla oynamak istedi, aşırı gitti ve helak oldu. Bu, diğer zamanlar için
de ortaya çıkacak benzer sapkınlar ve sapkınlıklar için uzak değildir ve
tecelli edecektir.
Peki
Kur’an-ı Kerim’de lanetlenen ve helak olan bu topluluğun yok olmasının sebebi
neydi? Bu insanları bu kadar günahkâr ve lanetli yapan özellikleri neydi?
Günümüzde
eşcinsellik olarak bilinen fıtrat kodlarına aykırı bir talep ve tercihe
meyildi. Sodom halkı olarak bildiğimiz bu halkın çoğu Rabb’e karşı günahkârdı,
aralarında her türlü ahlâksızlık, özellikle de cinsî sapıklık yaygınlaşmıştı.
Fıtri kodlara yasak olarak işlenen ve İlahi kitaplarda haram, günah ve sapıklık
olarak bildirilen hemcinsi ile ilişki, aile içi-akraba arası ilişki, zorla
cinsel ilişki ve fuhuş bu kavim içerisinde doğal bir hale gelmişti. Bu kavim,
iğrenç ve çirkin ahlâksızlıkları pervâsızca işlemeyi ve hatta daha öteye
gitmeyi meslek hâline getirmiş, kendilerine engel olmak isteyenleri ise
susturmaya çalışmış ve: “Temizler aramızdan çıksın!” diye algı oluşturmuş ve
taraf toplamışlardı. Lut aleyhisselam 40 yıl boyunca kavmini bu sapkınlıklardan
vazgeçirmeye çalıştı. Fakat kavminin ahlâksızlık ve sapkınlığı artık dayanılmaz
bir noktaya ulaşmıştı. Ve sonunda Lut peygamber ve ona inananlar dışındaki
herkes helak olup CEHENNEM çukurlarına yuvarlanıp gitti.
Günümüzde
bu kavmin karakterine bürünmüş sapkınlar ısrarla kendilerini meşrulaştırma ve
aile kurumuna saldırı üzerinden bu ahlaksızlığı herkes tarafından kabul ettirme
çabasına girişmişler, girişiyorlar. Netflix, Elon Musk, Barbie bebekler Mattel,
Starbucks, Adidas, Nike, Uber, Apple, Amazon ve Fortune gibi birçok uluslararası
kişi, yapı, şirket, kurum da bu hayâsızca akına ekonomik, siyasi ve reklamsal
destek sunmaktadır. Maalesef birçoğumuz da hala bu onursuzluğu bayrak yapan
kişi, yapı ve şirketlerin kasasına veya reytinglerine artı değer katıyoruz.
Gelince sadece günahkârları değil onların günahlarına sessiz kalanları da helak
edecek bir azabı acaba çok mu uzak görüyoruz veya bilinçaltında kendimizi o
azaptan müstağni mi görüyoruz?
Küresel
güçlerin 21. yüzyıl dünyası için geliştirdikleri, insan fıtratını değiştirmeye yönelik
bu ahlaksızlık ve sapkınlık projesine ‘temiz ve temizlenmeyi arzulayan
insanlar’ olarak karşı durmalıyız, reddiye geliştirmeliyiz, kendimizi ve
ailemizi cehennem çukurlarına yakıt yapacak bu iğrenç projeden muhafaza
etmeliyiz.
Cinsiyetsiz,
ırksız, nesli belli olmayan bir nesil oluşturmak isteyen çağdaş sapkınlar ve
ahlaksızlar bilin ki Lut aleyhisselam’ın kavmini es geçmeyen taş yağmuru sizi
de maymun çiçeği veya başka azaplar şeklinde es geçmeyecektir.