Geçmişten
günümüze kadar bir toplumu yöneten (iktidar) ve bunlara karşı varlığını
sürdüren gruplar veya yapılar (muhalefet) var olagelmiştir. Farklı isimler ile
var olan bu yapılar, Demokrasi ile birlikte siyasi partiler olarak
adlandırılmış ve yayılmıştır.
Ülkemizde
de Cumhuriyetin kuruluşu ile tek partili sistem döneminde küçük çapta da olsa
muhalif kesimler olmuş ve nihayetinde çok partili döneme geçilmiştir.
76 yıldır
çok partili süreç devam ederken bir çok siyasi parti kurulmuş, kimisi
kapatılmış ve kimisi de kapanma durumunda kalmış, nihayetinde bugün ülkemizde
120 siyasi parti varlığını sürdürmektedir ancak bunlardan 27’si seçime girme
hakkına sahiptir.
Siyasi
partiler; Ülkenin yönetimini daha iyi yürütüp halkın ihtiyaçlarına cevap
vermek, ülkenin kalkınması için mücadele edip iç ve dış tehditlere karşı
muhafaza görevini yürütmek ve ülkenin geleceğini teminat altında tutmak amacı
ile kurulurlar.
Tüm bu
faydalı sebepler için var olduktan sonra geliştirdikleri politikalar ile
amaçları uğruna mücadelerine devam edenler olduğu gibi amaçlarından uzak
kalanlar de vardır.
27 yıl tek
başına iktidar olan CHP’den sonra en uzun süre iktidarda kalan (20 yıl) AK
Parti’nin yaptığı hizmetler elbette göz ardı edilemez.
Bu
hizmetleri yaparken uygulanan usüller ise eleştirilebilirken kamuya
alımlar/adelet/imtiyaz ve pozitif ayrımcılık adı altında yapılanlar ile yatırım
yetersizliği de eleştirilmektedir.
Irak/Suriye politikaları, Ortadoğu Projesi, Avrupa Projeleri/Anltlaşmalar da
eleştirilen konular arasında...
‘Siyasetin limanının ahlak’ olduğunu belirtenlerin bile kendinden
olanlar ve olmayanlara karşı tutumları ile bunlara karşı mücadele edenlerin de
aynı şekilde kendinden olanlar ve olmayanlar bakışı; aslında iki kesim arasında
pek farkın olmadığını da sergilemektedir.
Kendinden
olanın yanlışına yanlış diyemeyip karşı tarafın doğrusuna da doğru diyememek
siyasi ahlakın değerini yansıtmaktadır.
‘Gerçeği bilip susanlar, gerçeği
bilmeyip söyleyenler kadar tehlikelidir.’
Gerçeği
haykıran ve yanlışın çığırtkanlığını yapmayan topluluk gerekir siyasi ahlak
için...
* * * * *
Genel
seçimler yaklaşırken; Ak Parti İktidarının devam etmesi gerektiğini düşünenler
ile Ak Parti’nin miadını doldurduğundan başka bir iktidarın gelmesi gerektiğini
düşünenler olarak seçmenin iki kesime ayrıldığı görülse bu ikinci kesim de;
‘Erdoğan
gitsin yerine kim gelirse gelsin’ile
‘Erdoğan
gitmeli ama yerine ülkenin refahını, toplumun huzurunu tesis edecek biri/ekip
gelmeli’olarak ikiye ayrılıyor.
Ekonomik
sıkıntıların baş gösterdiği ve bir çok noksanlığın da dile getirildiği
günümüzde ‘Erdoğan yönetiminin miadını doldurduğunu, metal yorgunluk yerine metal
çürümenin yüz gösterdiğini’ belirtip ‘Erdoğan yönetiminin yerine yeni
bir yönetim olması gerektiği’ sıkça dile getirilmektedir.
“Yönetimde
olduğu gibi bir çok alanda sıkıntının yaşandığını ve bunun için iktidar
değişikliğini gerekli gören ve gelecek kişinin/iktidarın ise;
Ülkeyi bu
ekonomik sıkıntılardan kurtaracak,
Üretim/yatırım
ve ihracata öncelik verecek,
Halkın
kültür ve değerlerini batılı ülkelerin beklentilerine feda etmeyecek,
İmtiyazlılara
değil halka imkanlar sunacak,
Devlet
planlaması için teşkilat kuracak,
Yaşam
kalitesini yükseltip zorunlu giderlere yönelik düzenlemeler yaparak sosyal
dengeyi sağlayacak,
Yönetimde
ve paylaşımda adaleti tesis edecek,
54’üncü
hükümet gibi denk bütçe yapabilecek’
... gibi
bir çok sebebi gerekçe göstererek iktidar değişikliğini isteyip ve bunu da
hakkıyla yapanın iktidara gelmesini istemek en tabii haktır.
‘Büyük
bir tepeyi aştığında insanın bulacağı şey, daha aşılacak çok tepelerin
olduğudur.’