Advert
as

Bu Defa Pilot İl Bolu mu? Yine Tutmayacak

  • 2021-08-02 14:50:00
  • 1164 Görüntülenme
  • Pilot il, pilot bölge, pilot kişiler, pilot olaylar, pilot zamanlar, pilot konular ve daha nice farklı numara seçiyorlar ama olmuyor. Şu toplumda bir türlü istedikleri kıvamda bir Suriye’li, Afgan ve Irak’lı nefreti oluşturamıyorlar. Arzu ettikleri seviyede bir ırkçı cehalet akımı üretemiyorlar.
    Gözlerini kan bürüyenlere çil çil cehennem altını saçıyorlar olmuyor, pusuda fitne besleyenleri kuş sütüyle besliyorlar olmuyor, yalan ve iftiranın bin bir çeşidinden sihir yapıyorlar olmuyor, mallarına malın makamın en kralından veriyorlar olmuyor, olmuyor.
    Ve çıldırıyorlar; kendi partililerine, akademisyenlerine, şöhretlilerine, TV’lerine, gazetelerine, sosyal medya tetikçilerine bir daha emrediyorlar, bir daha sesleniyorlar, bir daha bir daha, ama olmuyor.
    Bu kadar algı mühendisi, bu kadar think tank corporation, bu kadar manipülatör, spekülatör ve nice lejyonerle sonuç almamak da ne demek?
    Bunlar da sonuçta insan kitlesi değil mi? Bunlar da sosyal deneylerle ispatlanmış propaganda teknikleriyle çok kolay yönlendirilecek kalabalıklar değil mi? Bunlar da euro ve dolarla, çabucak dolduruşa getirilecek günümüz yığını değil mi? Bunlar da hissi damarlarına basıldığında harekete geçen sıradan insan kümeleri değil mi? Bunlar da çok basit yöntemlerle aldatılmaya, günaha sevk edilmeye müsait beşer sınıfı değil mi?
    Ne oluyor? Neden bu mevzuda, iki kere iki dört etmiyor? Neden, tüm şartlar sağlandığı halde su, yüz derecede kaynamıyor? Ya da şöyle mi sormalıydık? Neden tutuşturdukları ateş yakmıyor?
    Kendilerini yeryüzünde patlamış mısır tanesi gibi ipsiz sapsız bir tesadüf parçası görenlere zaten ne anlatılsa boştur, biz ise biliriz ve tasdik ederiz ki;
     “Allah dilemedikçe insanlar hiçbir şey dileyemezler” (Tekvir 29)
    “Allah'ın izni olmadan şeytan onlara hiçbir zarar veremez. İnananlar yalnız Allah'a güvensinler.” (Mücadele 10)
    “Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani bir topluluk, size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, (Allah,) onların ellerini sizlerden geri püskürtmüştü. Allah'tan korkup-sakının. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.” (Maide 11)
    “Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır.” (Al-i İmran 120)
     “Onlar, her ne zaman savaş için bir yangın tutuşturdularsa, Allah onu söndürdü. Daima yeryüzünde fesad için koşarlar. Allah ise, fesad çıkaranları sevmez.” (Maide 53)
    Bu toplum, ayetlerin gölgesindedir.
    İngilizlerin eski başbakanı Gladstone(1898) öyle demişti ya: “Bunların elinden Kur’an’ı almadıkça, onları yenemeyiz.”
    Milletin dilinden, sinesinden Fatiha’yı almadıkça onları; faşist, ırkçı, alçak hırslarınıza meze yapamayacaksınız, camilerde saflarının arasını değil virüsle, duvarla dahi ayırsanız onların binasını yıkamayacaksınız.
    Minarelerinden ezanları almadıkça bu coğrafyanın uzuvlarını birbirine yediremeyeceksiniz.
    Elif-ba’yı ellerinden almadıkça, hatimlerini yasaklamadıkça, namazlarını, oruçlarını, bayramlarını zincire vurmadıkça aralarına kin ve nefret tohumları ekmek için, tuttuğunuz köşe başlarında k*çınız yırtılıncaya kadar da çabalasanız başaramayacaksınız.
    Merhum Mehmed Akif’in:
    “Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
    Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i,
    Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
    Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
    O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
    Sen ki, rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
    Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât,
    Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
    Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
    Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.” diye övdüğü o Çanakkale Şehidleri arasında o Allah’ın suyunu vermem dediklerinden binlercesinin ecdadı yatıyor.
    Evet Gaziantep olmayınca Sakarya’da tahrik ettiler tutmadı, Antalya, Konya, İstanbul ve daha nice ilde ilçede provokasyonları akamete uğradı. Bu defa Bolu’yu seçmiş gözüküyorlar.
    Şu, tarihte depremlerle meşhur olan Bolu’yu. En eski deprem kaydı MS. 968 yılına ait. Bizanslı tarihçi Leo Diaconus, bölgedeki tarihi yazıtlardan tespit ettiğine göre o zaman Türkler ya da Araplar filan değil Galatlar yaşıyormuş ve o vakit ismi de Kladyopolis imiş. Öyle bir sarsıntı olmuş ki, göz açıp kapayıncaya kadar istisnasız bütün şehir ahalisi yerin altında kalmış. Sadece son yüzyılda bile Bolu’da onlarca depremde on binlerce can kaybı olduğu biliniyor.
    Allah muhafaza etsin.
    Normalde zerre kadar vicdanı, muhakemesi, akl-ı selimi olan bir kimse, elindeki yetkiye güvenerek “içme sularına on kat zam yapacağız ve kimse bize engel olamayacak, ta ki defolup gitsinler” sözünü değil Müslüman mülteciler için en azılı düşmanları için hatta en yırtıcı canavarlar için dahi söyleyemez.
    Söylerse ne olur?  Allah yine mazlumu, muhaciri misafiri olarak gönderir, memleketi tüm hainlerden, bela ve musibetlerden korur, suyunu da yerin dibine çekmez.

    KÖŞE YAZARI
    BİYOGRAFİ