Herkes bir şekilde odak, merkez dediğimiz kavramın bir
yerlerinde konumlanmış. Kimi içeride, kimi dışarıda, kimi ise tam ortasında
duruyor. Hayat hakikatlere yapıştıkça anlam kazanır ve manasını bulur. Bazen
hakikatin yerine, kendini koyanlarda oluyor.
Böyle olunca sorunlar yumağı kaçınılmaz olarak beliriveriyor.
Maalesef bu konuda az yada çok, birey yada topluluklar olarak zaafımızın
olduğunu itiraf etmeliyiz. Aşağıda "benmerkezci" liğe dair bazı
özellikler bulacaksınız.
*Kendilerini Merkezi alıp dünyanın kendi etrafında
dönmelerini isteyen, herkesin kendisine hizmet etmesi gerektiğini, onsuz
hizmetin bir manasının olmadığı veya samimiyetin ölçüsünün kendisi olduğunu
izhar eder.
* Onun kalbi cam gibidir. Hemen kırılır, kırıldı mı düzelmez.
Aman kimse bana yan bakmasın, zarf atmasın, laf çıkmasın. Kendisinin başka
kalpleri kırma salahiyeti vardır. O yumuşakça davranmayabilir, yan bakabilir,
tafra yapabilir, zarf atabilir. O hakkın sahibi yalnızca kendisidir. *Kusur avcısıdır. En mahir olduğu konulardan
biri budur. Yeter ki kusur olsun, ara ara onu temcit pilavı gibi ikide bir
pişirerek önüne getirmek sureti ile kendince üste çıktığını zanneder. Lakin
kendi kusuru oldu mu kabullenmez ya da üstünü örter, kapatma gayretine girişir.
* Alkış ve beğeni delisidir. İster ki herkes onun her
söylemini ve eylemini alkışlasın. Ona hep gülümsesin, sevgi gösterisinde bulunsun, onu takdir etsin
ve onu zirvelere çıkarsın.
* Nasihatı başkasınadır. Kırılan kalplere dokunur, onlara
merhem olmaya çalışır. Onlara yeri geldi mi, nasihat verir, affedici olmasını
tembihler. Allah için bazı haklarından vazgeçmesini isteyerek nasihatte
bulunur. Ama kendisi haksızlığa uğradığında kulaklarını nasihate kapatır.
Hakkından vazgeçme ya da affetme emareleri yüzünden okunmaz. Nefsine dönük
sıkıntılar oluştuğunda masayı devirebilir, köprüleri atabilir. *Bir tek O
akıllıdır. Her şeyi anlayacak kapasitededir. Onun işaret ettiği yer doğrudur.
Onun anladığı gibi anlayanlar hak üzeredirler. Diğerleri bir şey anlamayan,
okumayan sorgulamayan sürü gibidirler. Bu yönüyle kendine bir konum, bir üst
kimlik belirleme yoluna gider. *Danışılacak biri varsa odur. Eğer bir adım
atılacaksa, bir fikir yürütülecekse işin içinde o olursa başarıya ulaşacağını
düşünür. O kendince zeka küpüdür. Danışılan her işin uzmanıdır, her konuda
söyleyeceği sözü vardır. Hele ona danışılmadan bir iş yapılsın, yüzüne her
zaman vurmaya hazırdır. Bir de ona
danışmadan yaptığın işte başarısız olursan kendine paye vermek için
karşısındakini ezmekten geri durmaz.
* İçinde hain bir damar vardır. Kendisine yapılan yanlışta,
çözüm odaklı davranmaz. Her insanın hata yapma olasılığını kendisine yapılan
yanlışlıkla eşdeğer tutmaz. Ona göre kimse ona yanlış yapmamalı, yapan olursa da
ona bedelini ödetmeli. Eğer bu bedeli ödetememişse bunun hasreti ve hainliği
ile kendini sürekli canlı tutar.
*O sorgulanamazdır. İstediği gibi yeme, içme, giyinme onun
hakkıdır. İstediği kadar harcama yapsın, bu konuda uyarılmamalı ve önünün
açılması teşvik edilmeli düşüncesindedir. Onun yaptığı aşırı masraf, israftan
sayılmaz. Yükselme ve itibar için bu tür harcamalar "olmazsa olmaz"
vehmine kapılır.
Yazımızı burada sonlandırarak meramımızı anlattığımızı
düşünüyor, bu tür kötü hasletlerin aramızda azalması, egoizm, bencillik, kibir,
böbürlenme, nihayetinde "Benmerkezci" lik iddiasından Allah'a
sığınmak duasıyla.