Advert
as

Sevginin Kalitesi, Öfke ile Ölçülür

  • Ayhan ERKMEN
  • 2021-02-28 23:21:19
  • 11667 Görüntülenme
  • Sevmek gönül işidir. Her insanda da farklı şekillerde tezahür ettiği de yadsınamaz bir gerçek. Bireyler sevgisini insana,  paraya, makama, topluluğa, inancına, yaratıcısına göre konumlandırıyor.

    Sevgi muhabbet demektir aynı zamanda.

    Onunla hemhal olmak, zirveye onu almak, manşetlere onu çıkarmaktır. Duyulara ve duygulara yakınlık, sevgide ön plana çıkardığını eylemler ile bir nevi desteklemektir. Toplum üzerinde okuma yaptığımız zaman kategorize edilmiş sevgi çeşitlerini görürüz. Sevgi bazen heves, bazen sınırlı ve bazen de sevdaya dönüşüyor. Sevgi bazen aklı ve duyguyu körelttiği gibi, bazen de akla ve duyguya ayar veriyor.

    Biraz da genelden, özele indirgeyerek sevgi üzerinde bazı sorgulamanın yapılması gerektiğini düşünüyorum. Allah için sevme de taşları çoğunlukla yerine oturtamıyoruz. Din kardeşimizi sevmemizi, topluluk ve camiaları sevmemizi Allah için sevmeye dayandırırız. Genelde yüzümüzün güldüğü, tebessüm sadakaları dağıttığımız, gözlerimizin içi ile güldüğümüz zaman bunu daha fazla beceriyoruz. Sohbet ve muhabbetlerimizin konusu genelde Allaha olan bağlılık ve sevgi etrafında olduğunda bizleri bir binanın tuğlaları gibi birleştiriyor. O konuşulunca söylemlerimize ve eylemlerimize yansıyan bir canlılık oluyor. Gönlümüze sekine iniyor ve daha da uysallaşıyoruz. Hırçınlığımızı ve kinimizi söküp atıyoruz. Kendimizi kardeşimize, camiamıza ve üst perde de Rabbimize feda edebilecek bir bilinçle donanıyoruz. Tıpkı asrı saadeti günümüzde yaşıyormuşçasına..

    Kızgınlık ve öfke anında ölçümüzü hangi ilkeler belirliyor acaba?

    İşte burada nefis devreye giriyor, duygularımız kabarıyor, hakkı yüceltmekten ziyade kendimizi haklı çıkarma kurnazlığı oluşuyor. Sırf bundan dolayı birçok güzelliği berheva edebiliyor, masayı devirebiliyoruz. "Vay sen misin bana yan gözle bakan, bana bakış fırlatan, kaş göz işareti yapan ya da bana zarf atan" . "Hep ben çalıştım, ben emek verdim, ben yoruldum, bana vefasızlık yapılıyor, sözümün bir değeri yok" sözleri hava da uçuşur. "Biz böyle değildik, birer birer dökülüyoruz" teraneleri en klişe ve en çok kullanılan malzeme oluyor.

    Kabul ediyorum. Bu devrin imtihanı da kendine ait zorluklar barındırıyor. Kişinin iman veya imansızlığının gece ile gündüz kadar hızla değiştiği bir dönemdeyiz. Ama bizim sabitelerimiz, kuvvelerimiz ve büyük bir hazinemiz de var. İman ve akidemizi bu sermaye ile kuvvetlendirdik. Baskı, işkence, iftira ve tazyiklere bu hazine ile karşı durduk. Yılmadık, yıkılmadık, sendeledik ve tekrar ayağa kalktık. Cihad ve şehadet aşkını, serdengeçtiliği, Rabbimizle ahdimizi ve pazarlığımızı bu inançla yaptık. Abidler ve zahidler bu kervanın yolcusuydu. Gelin öfkemizi de doğru yöne kullanalım. Onu kardeşimize değil, şeytan ve avanelerine karşı kullanalım. Ebu zer ile Bilal'i bir daha anlayalım.  Kendisine, nefsine karşı yapılan hakarete aldırış etmeyen, Taif'te taşlandığı halde o kavmin hidayeti için dua eden, amcasını şehid eden Vahşi 'yi affeden, bir kişinin daha hidayete gelmesi için onlarca hayvanı bir çırpıda veren, onca işkenceye rağmen Mekke ahalisini affeden gönüller Sultanını bir daha okuyalım. Onu hayatımıza rehber ve kılavuz edinelim. Bizler bir ateş çukurunun kenarında iken hidayeti ile bizi nurlandıran Rabbimize olan şükrümüzü eda edelim. Gönlümüzü açmada merhametli olalım. Kanatlarımızın altı geniş olsun. "Sen var ya sen", "seni, sizi yazdım", "sizinle daha işim olmaz " gibi sözcükler silinmeli düşünce dünyamızdan.

    Allah için sevmek, hoşumuza birileri gitmese de onu sevmektir. Yeri geldiğinde bazı konularda anlaşamadığımız kardeşlerimizle biraraya gelmektir. İttifakları öne çıkararak, ihtilaflı konularda birbirimizi mazur görmek ve rıza i ilahi için duacı olmaktır. Hepimiz her alanda iyi olmayabiliriz, lakin iyi olduğumuz bir alan bize cennet kapılarını açabilir.

    Allah için sevmek, Allah için öfkelenmek demektir

    Allah için sevenin, öfkesi de ancak Allah için olur.

     

    Ayhan ERKMEN
    Ayhan ERKMEN
    KÖŞE YAZARI
    BİYOGRAFİ