Bilinmek ve tanımak için insanoğluna değer verip yaratan Yüce Rabbimize ne kadar hamd etsek azdır. Sayısız nimetleri biz insanoğlunun hizmetine vermiştir.
Bizi bir hiçken topraktan yaratmış, şekil vermiş ve bize ruh üflemiştir. Bizlere kendi içimizden peygamberler gönderip dünyanın bir imtihan sahası olduğunu ve şeytanın düşmanımız olduğunu bildirmiştir. Melekler ve kitaplar ile bizleri takviye etmiş razı olacağı yolları göstermiş cennetine davet etmiş ve cehenneminden uzak durmamızı bizlere haber vermiştir.
Günleri insanlar arasında çevirmiş, kimi insanları imtihan gereği üstün tutmuş, hangimizin daha iyi ameller işleyeceğimizi sınamak için hayatı ve ölümü yaratmıştır. Zayıf ve bakıma muhtaç durumda iken bizleri güçlendirmiş, başkalarının ihtiyacını gidermek için bedenimize kuvvet vermiş, sonrasında da yine aciz ve bakıma muhtaç bir hayat evresine bizleri dahil eylemiştir.
Dünya imtihan sahası, zaman
durdurulamayan ölçü, anın kıymeti paha biçilemez bir hazinedir. Yokluktan
geçtiğimiz günler olduğu gibi, varlıktan ve rahatlıktan geçtiğimiz günler
olmuştur. Şimdi imtihanın yeni bir versiyonu ile karşı karşıyayız. Daha çok
kazanmak için, birbirimize çelme taktığımız bir dönemden, görünmeyen bir
virüsle, Yüce Rabbimiz tekrardan bize, "Nereye Bu Gidiş" dedi.
Uyarmanın çeşitli yol ve yöntemleri vardır. İnsan eğer haddini aşıp, tuğyan ederse,
Yüce Rabbimiz mühlet verir, "Belki dönerler diye" bazı fırsatlar da
bizlere sunar. Kur'an-ı Kerim'den birkaç ayetle bunu pekiştirmeye çalışalım.
-Oysa
kendilerine gösterdiğimiz her mucize bir diğerinden daha büyüktü. Belki
dönerler diye, kendilerini felaketlerle sarstık. (Zuhruf 48) Teknoloji, bilim,
yapay zeka ve bu kadar ilerlemeye rağmen, Allahu Teala'nın daha çok
hatırlanması ve hatırlatılması gerekirken, İnsanoğlu "Allah yokmuş"
gibi davranmaya çalıştı. Yüce Rabbimiz de verdiği böyle felaketler ile
kendisini hatırlatıyor. Belki dönerler diye onlara küçük ikazlar da bulunuyor.
-Buna
rağmen hala İslam'dan, İslami sembol ve şiarlardan rahatsızlık duyup, açıkça
Allahu Teala'ya kafa tutana yine Yüce Rabbimiz şefkat tokatları ile kendisine
gelmesini ve Rabbine dönmesini istiyor. "Belki dönerler diye onlara o
büyük azaptan önce, daha yakın azaptan muhakkak tutturacağız. (Secde 21)"
diye bildiriyor.
- Aczimizi gafletimizi ve zalimleştiğimizi kabul etmeliyiz. Nesilleri, ekinleri ifsat ettik. Doğanın, doğallığını bozduk. Birçok şeyin genetiği ile oynadık. Buna İnsanoğlu da dahildir. Yine Yüce Rabbimiz bu ayetle bizleri tasvir ediyor." İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu. Belki dönerler diye, işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor. (Rum 41)"
Şu an karşı karşıya olduğumuz bu imtihan ve bir nevi aciz kaldığımız bu virüs, ellerimizin eseri değil mi? Tağutların zulmü, mazlumların duasının karşılığıdır diyemez miyiz? " Ben nerede hata yaptım" diyerek kendimizi sorgularsak, bilincimizi açık tutarsak ve Rabbimize doğru yol alırsak, bahsettiğimiz ayetler "Belki dönerler diye" diye bizleri uyaran alarm zilleri olur. Yok eğer bu uyarılara kulak tıkarsak kaybeden biz oluruz. Çünkü Rabbimiz bizi kelamı ile uyarıyor.
"Çevrenizde
nice şehirleri helak ettik. Belki dönerler diye, uyarıcılar, işaretler de
vermiştik. (Ahkaf 27)" Yüce Rabbim bizleri kendisine hakiki kul olmayı
nasip etsin ve ona tam bir dönüş yapıp, ihlaslı olmayı nasip etsin. İnşAllah..