İnsanoğlu yaşamın çeşitli evrelerinde
farklı durumlardan etkilenir. Bazen hiç aklına gelmeyen şeyler başına gelir. Bu
durumu çoğu zaman şöyle yorumlar: Bugün canım çok sıkkındı çok şükür geçti ya
da geçen hafta çok sıkıntı yaşadım.
Yöremizde şu cümlelerle karşılaşmak
mümkündür: “O ne felaketti!”
Bu durumdan ya da durumlardan anlıyoruz
ki insan, psikolojik anlamda olumlu, olumsuz şeyleri çok kısa zamanda
yaşayabilir. Hiç kimsenin garantisi olmadığı için gün içinde psikolojik anlamda
farklı mevsimleri yaşadığı gibi gerçek anlamda da yaşayabilir.
Bazen haberlerde izliyoruz: Antalya’da
bir taraf kışı yaşarken diğer taraf yazı yaşıyor. Bir tarafta kayak yapılırken
diğer tarafta yüzen insanları görebiliyoruz. Demek ki yaratan dilerse gün
içinde iki ayrı mevsimi yaşatabilir. Onun bir şeye ol demesi yeterlidir. Bu
normal insanlar için basit bir söz gibi görünse de inananların yakinen
inandığı; umut ve iman ayetidir.
Kışa, yaza, bahara bakarak “Aaa ne güzel
bir tablo!” diyeceğimize bu tabloya bakarak yaratanı hatırlamak aslında bir
sanattır. Onu görebilmek, görmek için çaba sarf etmek… O kadar güzellikler
karşısında güzellikleri yaratanı düşünmemek bir basiretsizliktir. Güneşe, aya,
yıldızlara, suya, toprağa, çiçeğe, böceğe bakarken hikmet nazarıyla bakmak
lazım.
Hz. Yusuf’u hatırlayalım; kuyudan saraya
götüren güç O’ndan başkası değildi. Karanlığı aydınlığa, aydınlığı karanlığa
çeviren güç O’dur. Geceyi gündüze, gündüzü geceye dönüştüren O’ndan başkası
değildir. Bu sonsuz güce inanmak “iman” etmek en kazançlı kazanım olacaktır.
Düşünerek, anlayış göstererek, onaylayarak kazanç sağlamamızı sağlayan
perspektif doğru bir perspektif olacaktır.
Onun çizdiğinin dışına çıkmak, farklı
bir çizgide çalışmak kesinlikle zarardır. Yaratanın çizdiği çerçevenin ulvi bir
çerçeve olduğunu unutmayalım. Bu yönde atılan her adımın bizim için birer artı
olduğunu çok iyi bilmeliyiz. O’nun kelamını sürekli okuyarak, davranış
geliştirerek bir yaşam tarzı ortaya koymak her inanç sahibinin ödevi olmalıdır.
Daha önce böyle bir yaşam tarzı geliştiren
ve pratikleştiren peygamberler, sahabeler, evliyalar bizim için güzel
örneklerdir. Tabi ki en güzel örnek Peygamber’dir. Belki sosyal hayatımızda
birçok insan bizim için örnek olabilir fakat en değildir. Yaratanın dediği
gibi, “Sizin için en güzel örnek Peygamber’dir.”
Birçok peygamber kendi dönemine hitap
ederken Efendimiz’in davranışı evrensellik içerir. Mesela Hz. Yusuf
kardeşlerinin kendisine yaptığı her türlü cefaya rağmen kardeşlerine zeytin
dalı uzatmakla kalmayıp her türlü fedakârlığı yapmıştır. Fakat Hz. Peygamber
(a.s.v) kendisine hakaret eden taşlayan bir kitleye anlayış gösterdiği gibi
Mekke’nin fethinde kendisine her türlü hakareti yapanlara insanlık dersi
vermiştir. Her türlü ezalarına karşın kendileri boyunlarını bükerken yere doğru
bakmak zorunda kalırken Efendimiz(a.s.v) kendilerine karşı yapılan her türlü
ezayı, cefayı unutup onların kafasını dik tutmuştur. Bu ne muazzam bir örneklik
ne güzel bir anlayış!..
Bizler de yaşadıklarımızdan ders çıkarıp
sabır göstermeliyiz. Millet her türlü sıkıntı karşısında sabır gösteremese de
sabırları zorlansa da yine de sabırdan başka çare yoktur.
Selam ve dua ile…