Ayetler ışığında doğruların çerçevesinin daha geniş
olduğunu göstermeye devam ediyoruz.
- Sadakaların verilmesi konusunda ekseriyetle, gizliden verilmesi telkin edilir. Genelde tek doğru yolun bu olduğu dayatılır. Diğer yolla yani açıktan vermenin gösteriş olduğu vehm edilir ve bu söylem biçimi benimsenmiş. Bunu söyleyenler genelde delil olarak, Efendimizin meşhur hadisi olan "Hiçbir gölgenin olmadığı, hesap gününde Rabb'inin katında gölgelenecek sınıflardan biri de, (Sağ elin verdiğini, sol elin görmediği)" diye tarif edilen sınıf olarak gösterirler.
El-hak bunun doğru olması ile beraber açıktan verilmesi de yanlış ve günah değildir. Bununla ilgili Rabbimiz "Sadakalar açıktan verseniz ne iyi, fakat gizleyip fakirlere verirseniz sizin için daha hayırlıdır. (Bakara 271.ayet).
Yine" Onlar ki mallarını gece, gündüz gizli ve açık İnfak ederler. Artık bunların ecirleri rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara 274. Ayet ) Bu iki ayetten de anlaşılacağı üzere Rabbimiz gizli ve açık İnfak edene de ecrini verecek, kendi katında onları memnun edecektir. (Bunun Kural ve Kaidesi Elbette vardır. konunun dağılmaması için bu noktaya temas edilmedi)
-Yine zekat için Yüce Rabbimiz bir ölçü getirmiştir. Toplumda genellikle zekat ile duyduğumuz sadece fakirlere gider anlayışıdır. Hiçbir ihtiyacını karşılayamayan yiyecek, giyecek ihtiyacı had safhada olanlara tek gidildiği sanılır.
Genelde zekat konusunda toplumda bir daralmaya, sınırlamaya gidilmesi eksik olarak değerlendirilebilir.
Çünkü Yüce Rabbimiz zekat konusunda 8 sınıfa gidebileceğini belirtiyor. Yani zekat konusunda 8 doğru zikrediliyor. Mealen "Sadakalar, (zekat gelirleri) ancak şunlar içindir. Yoksullar, düşkünler, sadakaların toplanmasında görevli olanlar, azad edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda Çalışanlar ve yolda kalmışlar. İşte Allah'ın kesin buyruğu budur. Allah bilmekte ve hikmetle yönetmektedir. (Tevbe 60)
-Allahu Teala kafirlere karşı konum ve tutum bildirirken bir tek doğru göstermemiştir. Burada da çeşitlendirmeye gittiği görülür. Örneğin, Tahrim Suresi 9 ile Tevbe suresi 73 ayette" Ey peygamber! Kafir ve münafıklara karşı cihad et ve onlara sert davran." diye belirtirken, Hz Musa ile kardeşi Harun'u, Firavun'a gönderdiğinde ise," Sen ve kardeşin mucizelerim ile desteklenmiş olarak gidin ve beni anlamakta gevşeklik göstermeyin. Firavun'a gidin. Çünkü o azmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır veyahut korkar. (Taha 42 ile 44 Ayetler) (bu mesele farklı yönleri ile ele alınabilir zaman ve mekan açısından)
-Yine uhud yenilgisi sonrasında, Yüce Rabbimiz doğrularda çeşitlendirmeye gittiği görülür. Ali İmran 140 ayette;" Eğer (uhud'da) yara alıp yenilgiye düştüyseniz de, (Bedir'de) Müşrikler de yenilgiye uğramıştı." Bu ayette, evet sizler Uhud'da yenildiniz ve yara aldınız diyor. Ali İmran 139. ayette ise, "Üzülmeyin, gevşemeyin. Eğer gerçekten inanıyorsanız, inanıyorsanız (iman ediyorsanız) üstün gelecek olanlar sizlersiniz. "diye buyuruyor. Yani yenilgi bir realite ve doğrudur. Ama Allahu Teala'ya tam olarak dayanmışsanız, üstün olanlar yine sizlersiniz buyuruyor.
Devamı sonraki yazıya.