“Kim
inanarak ve karşılığını Allah'tan umarak” diye başlayan meşhur iki hadisi,
Camiden, sohbetten yada ilimden uzak değilseniz büyük ihtimalle duymuşsunuzdur.
Başlığa aldığımız o kelam gerçekten izaha, anlamaya, anlaşılmaya ve tefekkür
etmeye ihtiyaç duyduğumuz bir kavil'dir. Belki de birçok güzel ve hayırlı işin
özü burada yatmaktadır. Meşhur iki hadisi şerif özellikle içinde yaşadığımız şu
mübarek günlerde daha iyi anlaşılıyor ve müminlere müjde verecek haberler
barındırıyor. Ramazan aynı zamanda manevi anlamda veya hayata bir ufuk açmak
adına da yoğun bir mesaiyi de içinde barındırıyor.
-“Kim
inanarak ve karşılığını Allah'tan umarak Ramazan'ı oruçlu geçirirse geçmiş
günahları affedilir.” Hadisi Şerif
11 ayın
sultanı aynı zamanda diğer ayların padişahı olan Ramazan ayının manevi iklimi
içerisindeyiz. Bir Mü'min olarak Rabbine karşı kulluk görevini yerine getirmeye
çalışanlar bu ayda özel bir programın içine dahil olurlar. Ramazan başlı başına
birçok ibadeti ile hayatımıza bir nizam ve bir program çiziyor. Orucun
başlangıcı olan sahur ile başlayıp orucun bitişi olan iftarla, aç kalma, nefsi
terbiye etme, yoksul insanlar ile empati kurma fırsatı veriyor. Mukabele ile
Kur'an'ın ölü kalplere hayat verişini gözlemleyip bir sünneti eda etmenin
bahtiyarlığını yaşatıyor. Teravih ile
namazda sabır etmeyi ve namaza düzenli gelmeyi, Rabb'i ile buluşmayı
hissettiriyor. Fıtır sadakası ile Rabb'inin kendisine bahşettiği, hayat
verdiği, emanet ettiği bedenin şükrünü eda ediyor.
"Kim
inanarak ve karşılığını Allah'tan umarak Kadir gecesini İhya edip ibadetle
geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır. " hadisi şerifine mazhar olmak
için Efendimiz'in özellikle (kuvvetli görüşe göre) son 10 günde mescide
kapandığı itikaf sünnetini İhya etmeye ve ondan nasiplenmeye çalışıyor. İşte o
günlerin içinden, birinde saklı olan Kadir Gecesi'ni İhya etmeye çalışıyor. O
Kadir gecesi ki, "1000 Aydan daha hayırlı olan bir gece" yani 83
yıllık bir ömre eşdeğer olan ve bir gecede ihya edilen ibadetin saklı olması...
Dua da
öyle değil midir? Dua üzerinde biraz araştırma yapıldığında kabul olmasının
şartları içinde, duanın faziletine inanarak, karşılığının Allahu Teala
tarafından verileceği kanaatinin insanda hasıl olması gerektiği görülecektir.
Aslında hangi ibadete, amele ve niyete bakacak olursak olalım, buradaki mihenk
taşının bu kavram olduğu görülecektir. İman veya inanma emin olmayı gerekli
kılar. Yani "Benim iman ettiğim, inandığım zat, emindir, güvenilirdir, sözüne sadıktır ve
vaadinde durandır. Ben ona güveniyor, ona dayanıyorum ve O'na tevekkül
ediyorum." demektir. "Bu yüzden işlediğim amelleri ve yaptığım
ibadetleri ona teslim ediyorum. İnanıyorum ki o beni üzmeyecek ve mahzun da
etmeyecektir. İyi bir işin karşılığının, iyi bir iyilik olduğuna
inanıyorum." demektir. Öyleyse inanan insanlara düşende buradaki bu kavli
iyi anlamak, iyi algılamak ve buradaki muradı anlayarak üzerinde bunu
hissettirip yaşattırmak olmalıdır. Wesselam.