Başlık
çekici gelebilir. Lakin yazının tamamı okunmadığı zaman başlığın pek önemi
kalmıyor. Özellikle sosyal medyanın etkisi ile okuma oranının gittikçe düştüğü
böyle bir devirde uzun yazı yazmak veya okurlar için söylersek, okumak sıkıcı
gelebilir. Twitter bile bir dönem 140 karakter ile mesaj verilme standartı
getirmişti. Neyse ki şu an iki katına çıktığı için yazılar biraz daha uzadı.
İşte bundandır ki bilinçaltında maalesef şu oluştu. Az olacak, öz olacak,
farklı şeyler olacak. Bu zorluklar içinde yazımızı yazıyoruz.
Sabah
namazı... Namaz kılanların en çok muzdarip olduğu, en çok zorlandığı namaz
kuşkusuz sabah namazıdır. Bazı araştırmalara göre farz vakit namazlarından en
az kılınan namaz sabah namazıdır. Hatta bazıları vakti dört vakite düşürmüş
desek abartmış olmayız. Sabah namazına kalkmak için birçok düşmanla mücadele
etmemiz gerektiği de muhakkaktır. Şeytanla, nefisle, uykuyla ve yorgan ile amansız
bir şekilde ile mücadele etmek gerekiyor. Özellikle bir hadisi Şerif'ten
işaretle, şeytan yattığımız esnada üç düğümle bizi bağlayıp sabah namazına
kalkmamamız için tüm becerilerini kullanıyor. Sabah namazına kalkmak için
zihinsel yönde yani teorik yönde kendimizi hazırlamalıyız ki bunu pratiğe
geçirebilelim. Sabah namazına kalkmak için neler yapılmalı sorusuna
gelince; - Evvela namazımızı gözden
geçirmemiz gerekiyor. Gerçekten Allah'ı Razı etmek için mi, toplumda kılma
oranı çokluğundan mi, babadan tavsiye ya babadan kalma mı? Bunun cevabını
bulmamız gerekir.
-Bir hiç
iken bizi yoktan bir damla ile var edeni, kullarına hidayet yollarını gösterip,
onlara hayra yönelteni, namazı bize emredeni iyi tanıyacak bilgi ve donanıma
ulaşmamız en büyük adımımız olacaktır.
-Genel olarak
namaz ile ilgili en üç beş kitap karıştırmayı, üzerinde tefekkür ederek namaz
bilinci elde etmek ve daha dikkatli ve farkında olarak namaz kılma bize büyük
bir katkı sağlayacaktır.
-Sabah
namazını gerçekten kılmak istiyor muyuz, yoksa sabah namazını önemsiz ya da
angarya namaz olarak mı görüyoruz? Bunun iyice muhasebesini yapmalıyız. Sabah
namazını kılmamak ya da namaza kalkmamak içimizi acıtıyor mu, yoksa suçu
uykumuzun ağırlığına mı yüklüyor, havale ediyoruz.
-Uykunun
sahibinin Allahu teala olduğunu bilmemiz gerekir. Namaz kılacağım diye uykusuz
kalacağım düşüncesi elbette sizde oluşabilir. Bu gereksiz bir korku ve
kaygıdır. Ashabı Kehf 300 yıl yatmalarına rağmen uyandıklarında henüz yarım gün
veya bir gün yattıklarını varsaymışlardı. Diğer taraftan Bedir ashabı hafif bir
uyku ile üzerlerine sekine verilmesi ve korkuların onlardan giderilmesi
Kuran'da mevzu bahis edilen konulardır.
-Sabah
namazının fazileti hakkında biraz araştırma yaparsak ne büyük güzellikler,
hayırlı amelleri kaçırdığımızı görürüz. Hadis-i şerifte "Eğer insanlar
yatsı ile sabah namazındaki hayrı bilselerdi mescide emekleyerek
gelirlerdi." deniliyor. Bu hadis-i Şerifi biraz irdelediğimizde gerek
yatsı namazının gerekse sabah namazının evlerde olunduğu bir vakitte olduğu
görülür. Yani insanın en rahat olduğu dönem.... Diğer vakitlerde iş yoğunluğu,
yolculuk, uzak mesafe gibi mazeretler olabilir. Ama ekseriyetle bu iki vakitte
de insanlar evde olduğu için, kiracı olarak kalınan şu dünyada Allah'ın evinin
şubeleri olan mescitlere gitmek, orada ibadet etmek suretiyle, kalıcı olarak
yaşayacağınız ahirette cennete hazırlık yapmak gerekiyor. Sabah namazının iki
rekat sünneti bile o kadar övülmüştür ki varın farzı siz düşünün.