Sahipsizlik bir ukdedir insanın içinde. Yanında olması gereken ehli insaf ve vicdan sahiplerinin seni göremeyişi. Kimbilir gözleri ile yüreğinden destek olmak isteyenlerin de kendine göre korkuları vardır belki. Ya da önyargının hızlandırılması ile ''bunda bir hinlik var ki'' deyip suizanda bulunarak işin içinden kolayca sıyrılıp sıvışmak ta en zahmetsiz yoldur belki de. .. Kim hangi hesabı yapar, hangi saikle hareket eder bilinmez lakin rüzgarımız yaban ellere teslim edilmiş gibi. Son aylarda artan dalga ya bakar mısınız. Müslümanlar sahipsiz, sesleri kısık, kişilikleri silik ama azgın azınlığın sesi gür, manşet ve köşe başları onların ve iktidar onlardan aferin alma peşinde sanki. Hangi birisini söyleyelim. Uzun tutukluluk süresi düşürülmesi ile hakları olanların kara propagandaya maruz kalmasını mı, 28 Şubat mağdurlarının yirmi yıla aşkındır cezaevinde çürütülmesini mi, cezaevinde iken yakınları vefat edenlerin farklı muameleye tabi tutulmasını mı, hasta ve tedaviye muhtaç olanların cezaevinde kalmaması gerekirken adli tıp zulmü ile ölüme terk edilmesini mi, yaşları ve konumları itibariyle hukuk önünde eşit olması gerekenlerin farklı işlemlerle kayırılmasını mı, bazı feminist ve laikleri ürkütmeme yada onları memnun etme adına hocaları halkın gözünden düşürmeyi mi, nesilleri ihya etmek için çalışan ve en son darbe girişiminde başat rol oynayan cemaatlerin önünün kesilmek istenmesi mi? Bu sayılanlar hepsi birer birer işlenmesi ve ele alınması gereken konulardır. Öncelikle en hızlı çözüm bulunması gereken ve gerçekten zor durumda olan hasta mahkumların tabutlar ile cezaevinden çıkmadan önce tahliye edilmeleri, ailelerinin yanında kalmaları ve tedavi edilmeleri gerekiyor. 19 yıldır cezaevinde olup ve kolon kanseri dolayısı ile her iki yanındaki torbalarla hastaneden cezaevine gönderilen yusufi Şeyhmus Alpsoy'un eşi Suat Alpsoy mevcut durumdan rahatsız ve Şehid Şeyh Ahmet Yasin gibi Rabbine şikayette bulunuyor. Bir hafta önce yazdığı mektubun son kısmından bir bölüm; Rabbim sana şikayet ediyorum. Bize reva görülen bu zulüm ve haksızlıkları!
Bizi öz yurdumuzda garip bırakanları!
Bizi görmezlikten gelenleri, sessiz kalanları, uykuda olan Müslümanları! Yusufileri zindanda unutanları!
Her şeyleri para, pul, koltuk sevdası olanları! Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyenleri! Müslüman kardeşine yapılanı kendisine yapılmış gibi görmeyenleri sana şikayet ediyorum Allahım!
Evet, bu vesilesiyle bir kez daha yineliyoruz. Müslümanlar kendi kardeşlerine sahip çıkmalı, bu konu ile ilgili hükümeti sıkıştırmalı, adaletin tecellisi için gayret sarf etmelidir. Adil davranılması ve zulmün bitirilmesi için yetkili olanlar adım atmalıdır. Aksi halde gecikmiş adalet adalet olmayacağı gibi, mağdur edilen kesim bu işi en yüce mahkemeye de havale etme niyetindedir. Mazlumlara sahip çıkın ve kendiniz bitmeden önce zulmü bitirin.