Son dönemlerde gündemde olan konulara baktığımızda şüphesiz aile ve eğitim konularının ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Herkeste bir endişe bir panik. Nasıl evleneceğiz? Evlensek de çocuklarımızı nasıl yetiştireceğiz? Artık bizi kimse dinlemiyor, sözümüzün para etmediği bir dönem yaşıyoruz. Allah bizleri ıslah etsin, sabır versin cümleleri başını alıp gidiyor. Bu bağlamda düşünecek olursak yetiştirme ve yöntem konusu çok önemli.
Konumuza katkıda bulunarak farklı yaklaşımların ve çıkarımların sağlanması için gayretlerimizi ve örneklerimizi paylaşacağız inşallah. Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' 'dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:
Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı'' İnsan yetiştirmek'' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşmayacağını...
Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçlerini paylaşmayı, içinden ‘'neden ben değil de o ?'' demeden... Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyeceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu. Gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını.
Ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, âmâ okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp kendini yönlendirmeyi bulmasını. Doğaya götür, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla, şartlar çok zor olsa da yalan söylenmemesi gerektiğini öğret ona, lafı dolandırmamayı...
Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. İşlerin hiçbir zaman bitmeyeceğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevemeyeceğini... Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemek yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...
Kendisinin önemli olduğunu, kendisini sevmesini fakat en çok Allah ve Resulünü sevmesi gerektiğini anlat ona. Bu uğurda çalışan gayret eden çile çeken sabır edenleri öğret. Zekeriyaları, Yahyaları, Yusufları öğret. Billalleri, Habbabları, Musabları öğret. Filistin'i, Suriye'yi, Mısırı öğret...
Sırayı bozmadan kendisine, topluma, ülkeye, dünyaya faydalı olmasını öğret. İnsanların dini, rengi, ırkı, mezhebi ne olursa olsun yaşama hakkının olduğunu bunu en kutsal görev olduğunu, saygı duyulması gerektiğini öğret.
Unutmayalım ki bu kadar çok şeyi en güzel şekilde öğretebilecek tek kişi annedir. Çünkü onun eğitimi, yüreği, sabrı başkadır. O, varlıklar içinde en kutsal, ayakları öpülecek tek varlıktır. Bu yüzden anne denilince akan sular durmalı, onlar karşısında saygısızlık yapılmamalı. Nasıl ki zamanında onlar bizi karnında ve sırtında taşıdılarsa bizlerde onları yüreğimizde sırtımızda taşıyabilmeliyiz.
‘'Eskiden bizler on tane çocuğu bir odaya sığdırırken şimdi ise on tane çocuğumuz bizleri bir odaya sığdıramıyor'' diyen annelerin evlatlarından eyleme bizi Rabbim!
Selam ve dua ile...