İslamdan önce kimi kavimlerde, kadının insan olup olmadığı sorgulanırken, kadın bir mal gibi alınıp satılırken, arap coğrafyasında kız çocukları bir utanç vesilesi görülüp diri-diri toprağa gömülürken, dünya böyle karanlık bir cehalet çağında yaşarken, İslam dini adeta bu karanlığı yırtan bir güneş gibi doğmuş ve aydınlığının en fazlasını o toplumun kadınları üzerine saçmıştır.
Yüce Allah, kitabında kadına verdiği değeri, dünya var oldukça perçinlemek için kadın adına özel bir süre indirmiştir.(Nisa süresi)
Birde yüce Allah, hitabında kadın ve erkek arasına bir fark koymaksızın muhatap almıştır.
Burada şu açık ve net görülmektedir; Allah güce, cinsiyete değil, fıtratın inançla uyumuna ve Allah'a kul olmanın ölçüsüne bağlamıştır.
Sözde insan haklarının savunuculuğunu yapan ABD ve AVRUPA’da kadınlar haklarını elde etmek için sokaklara dökülüyor, yürüyüşler düzenliyor iken, İslam geldiği ilk andan itibaren kadını en şerefli yere oturtmuş ve onu gerçek konumuna kavuşturmuştur.
Erkek ve kadından kim mü'min olduğu halde iyi ve yararlı işlerde bulunursa, işte onlar Cennet'e girerler, hurma çekirdeğinin zarındaki küçücük oyuk kadar olsun haksızlığa uğramazlar. (Nisa-124)
Efendimiz sık-sık kadınlara iyi davranılması hakkında ashabına nasihat eder.
"Onlar size Allah'ın birer emanetidirler, bu emanet hakkında Allah'tan korkunuz." diye buyuruyor. (Hadis-i Şerif)
Birde efendimiz, kadınların eğitimine çokça önem verir. O dönemde okuma-yazma bilen hanım sahabelerin, bilmeyenlere okuma yazma öğretmelerini isterdi.
Sonuç olarak, İslam dini kadına;
-anne olarak kadın,
-eş olarak kadın,
-evlat olarak kadın,
-eğitimci olarak kadın değerlerini yüklüyor.
Yani kısacası ictima’i hayatın her alanında, kadının var olması gerektiğini İslam dini bize ısrarla hatırlatmaktadır.
“Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Onlar iyilikleri teşvik edip kötülükleri menederler. Namazı hakkıyla yerine getirir, zekâtı verir, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte onları Allah geniş rahmetine mazhar edecektir. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir/ üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir.”(Tevbe, 9/71).