Bugün Fetöcü hâkimlerin mağdur ettiği suçsuz yere Hizbullah davasından dolayı 15 yıl yatan bir kardeşimiz ziyaretime geldi… Kardeşimiz Fetöcü hâkimler içeri alındığı için 15 yıl sonra yeniden tutuksuz yargılanmak üzere birkaç hafta önce tahliye edilmiş… Onun o mazlum halini görünce Fetö Terör Örgütünün ne zalim ve ne gaddar olduğunu daha iyi anladım…
Elleri titriyordu kardeşimizin, gülüşü mahzun idi… Hz. Yusuf gibi gençliğini vermişti bu yola… Zindan onun zindeliğini almış ama dava adamlığını alamamıştı… Hiç yere ağırlaştırılmış müebbet almıştı… Yani Fetöcü hâkimleri rabbim devirmeseydi bu mustazaf kardeşimiz zindanda can verecekti…
Bu Yusufi kadere mahkûm kardeşimizin eli silah tutmamış… Tek suçu camilerde Kur’an okutmakmış… 24 yaşında içeri alınmış 39 yaşında çıkmış, saç sakal beyazlamış, yaşıtlarına nazaran çökmüş ama umudundan, azminden, islam davasına olan bağlılığından hiçbir şey kaybetmemiş…
Kardeşimizle biraz hasbihal ettik… Zindanda iken müebbet almasına rağmen Felsefe bölümünü bitirmiş, birçok kitap okumuş, Kur’an’ın anlaşılması adına çalışmalar yapmış, belki de birçok ilahiyatçının haberdar olmadığı kitapları bir bir okumuş… Takdir ve tebrik ettim kendisini…
Bu mazlum ve yürekli kardeşimiz gibi Hizbullah davasından haksız yere yatmakta olan daha nice kardeşlerimiz var… Aileleri perişan… İçlerine hapsettikleri büyük bir figan… Bu kardeşlerimiz ve aileleri çok sabrettiler… Artık resmi ağızlardan bir özür ve teşekkürü hak ettiler… Yeniden yargılanmak istiyorlar… Bas bas bağırıyorlar… “Fetö hâkim ve polislerinin mağduruyuz” diyorlar…
Kocalarını yıllarca görmeyen eşlerin, babalarını özleyen evlatların, yavrularını bekleyen gözü yaşlı ana babaların duaları arşı titretiyor… Mazlumun sesi vicdanları titretiyor… Ey yetkililer, etkililer! Mazlumun bedduasından sakının…
Hükümetin artık bu davaya el atması gerekiyor… Ki Sayın Cumhurbaşkanımız da bu mağduriyeti dile getirdi… Bu mağduriyet, Sivas davasının mahkûmu kardeşlerimiz içinde geçerli… Uydurulmuş suçlar, üretilmiş deliller, iftiralar, karalamalar ile yıllar önce yapılmış olan haksız ve taraflı yargılamaların iptal edilmesi gerekiyor…
Çünkü o dönemde batılı güçlerin tetikçiliğini yapan Derin devlet-PKK ve Fetö Örgütü birleşmiş, Doğu ve Güneydoğudan Hizbullah cemaatini silip süpürmeyi hedeflemişlerdi… Bu üçlü şer güçleri her zaman birlikte hareket ediyorlardı çünkü patronları aynı kişilerdi…
Hizbullah bu bölgeden temizlenmediği müddetçe bu üçlü şer ittifak bölgede büyük işler başaramayacaklardı… Birbirine muhalif görünen ama tek elden yönetilen bu güçlerin her birinin kendine göre hesapları vardı…
Ve Beykoz operasyonu ile Hizbullah cemaatinin tasfiye edilmesi süreci başladı… Birçok mazlum cani gibi gösterildi, derin devletin faili meçhulleri Hizbullah cemaatine, mazlum müslümanlara yıkıldı, Fetö medyası kartel medyasından daha adice davrandı, Fetö polisleri deliller uydurdu, Fetönün hâkimleri bağlı oldukları merkezden aldıkları talimatları yerine getirip aktif çalışan Hizbullah üyelerini birer cani gibi gösterip içeriye doldurdu…
Hizbullahın bölgeden tasfiyesi ile bölgede hem PKK hem de Fetö örgütü güçlendi… PKK hiçbir zaman Fetöcülere dokunmadı, okullarını, dershanelerini yakmadı(Göz boyamaca birkaç girişim hariç)… Çünkü aynı bedenin farklı kolları idiler… Şimdi olaylar aydınlandı, mazlumun ahı hem Derin devleti hem PKK’yı hem de Fetö Terör Örgütünü yaktı…
AK Partiye, hükümete, Başbakana, Bakanlara, Cumhurbaşkanına, Millet Meclisine tuzak kuran, iftira atan, darbe girişiminde bulunan Fetö Terör Örgütünün geçmişte neler yapmış olabileceğini bir düşünün… Hâkimi, savcısı, medyası, askeri, polisi, miti, doktoru, siyasetçisi ve dış destekçileri ile güçlü bir terör örgüt olan Fetö’nün sonu bilmediği bir yerden geldi…
İnşaallah hükümet derin devlet ve Fetö Terör örgütünün sebep ve baş aktör oldukları dava dosyalarını yeniden inceletir, mağduriyetleri giderir, imanlarından dolayı haksız yere zindanlarda yıllarca yatan Sivas ve Hizbullah davası mahkûmlarını tahliye eder…
Artık mazlumun gülme günü gelmeli değil mi? Hem iktidar hem muktedir olan hükümetin mazlumlara el uzatma günü gelmedi mi?