Türkiye’nin yüzde 90’ının birinci derecede deprem bölgesinde yer aldığını belirten Baki, “Kötü senaryolar oluşturmaktan ziyade deprem zararlarının azaltılması çalışmalarına odaklanmamız şart” dedi.
Mimar ve Mühendisler Grubu Bingöl İl
Temsilcisi İnşaat Mühendisi Sıddık Baki, yaptığı basın açıklamasında,
Türkiye’nin deprem gerçeği ve inşaat sektörünü değerlendirdi.
Asrın felaketi olarak değerlendirilen 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremin üzerinden 1 yıl geçtiğini belirten Baki, Türkiye’nin deprem gerçeğine ve inşaat sektöründe yaşanan sıkıntılara dikkat çekti.
Türkiye’nin, coğrafi konumu nedeniyle farklı fay hatlarına sahip olduğunu belirten Baki, “Türkiye'nin fay hatları, Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı, Batı Anadolu Fay Hattı ve Güney Anadolu Fay Hattı gibi birçok büyük fay hattını içerir. Bu fay hatları, Türkiye'nin neredeyse tamamında deprem riski yaratan büyük kırılma hatlarıdır. Tarihsel kayıtlarla bir dönem dâhilinde gerçekleşen bu fay hareketleri Anadolu coğrafyasında hep depremlere sebep olmuştur ve olmaya devam edecek. Ülkemizin nüfusunun %90’dan fazlası birinci derece deprem bölgesinde yaşamaktadır. Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu unutmamız ve depremin ne zaman olacağından ve kötü senaryolar oluşturmaktan ziyade deprem zararlarının azaltılması çalışmalarına odaklanmamız şart” dedi.
SADECE DEPREM BÖLGESİNDE 850 BİN YENİ BAĞIMSIZ BÖLÜM YAPILMASI GEREKİYOR
Deprem bölgesinde konutların yanında
sosyal tesislerin de yapılması gerektiğini ifade eden Baki, şunları söyledi;
“Asrın felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş Merkezli 6 Şubat 2023
depremleri sonrası Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, hasar
tespit çalışmalarında depremde yıkılan ve ağır hasar alan konutların yerine 680
bini konut ve köy evi, 170 bini de ticari alan olmak üzere toplamda 850 bin
bağımsız bölüm yapılması gerektiğini belirledi. Bunlarla beraber okul, sağlık
tesisi, sanayi işletmeleri, kamu kurumları, sosyal tesisler ve bunların alt
yapı işlerinin yapılması gerekmektedir.
KENTSEL DÖNÜŞÜM SEFERBERLİĞİ
2023 depreminden etkilenen
vilayetlerimiz dışında ülkemizin deprem gerçeği esasına dayalı olarak gerek
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, gerek belediyeler kentsel
dönüşüm projeleri üzerine çalışmalar yürütmektedirler. Nitekim Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde, özellikle afet riski
taşıyan alanlarda kentsel dönüşüm uygulamalarının hızlandırılması ve daha doğru
şekilde yürütülmesi için Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kuruldu. AFAD Başkanlığı da
afetler sonrası daha önce alt birim iken taşra teşkilatıyla münferit başkanlık
olarak kurulmuştu. Deprem bölgesi başta olmak üzere, bütün ülkede hatta yerel
seçim vaatlerinin en başında gelen kentsel dönüşüm seferberliği için planlanan
bu dönüşümün finansmanı, proje uygulamaları, malzeme tedarikinde oluşan olağan
dışı maliyetler, kamu mühendislerinin özlük hakları, müteahhitlik sektörünün
sorunları, ihale mevzuatlarındaki eksiklikler, kalifiye eleman sorunu ve kredi
(faiz) maliyetleri başlıca sorunları
oluşturmaktadır. 2024 yılı ekonomik verileri sektörü doğrudan etkileyeceğinden
ülkenin ekonomik verilerine dayalı planlamalar yapılması gerekmektedir.
KAMU MÜHENDİSLERİ KENDİLERİNE DEĞER VERİLMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR
Ülkemizin gelişmesinde büyük rol
oynayan, ülkemizi cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına hazırlayan proje ve
eserlerin yapımı, kamu mühendislerinin öncülüğünde ve sorumluluğunda
gerçekleştirilmektedir. Yapılan ve yapımı devam eden yüzlerce proje vardır. Her
yıl milyarlarca liralık eserin araştırma geliştirme süreçlerinde, projelendirme
aşamasında, ihale süreçlerinde, yapım süreçlerinde (kontrollük ve kabul
işlemleri), bakım ve işletme süreçlerinde yer alan ve bu projeleri yürüten kamu
mühendisleri aynı zamanda afet sonrası hasar tespit çalışmalarında çok büyük
fedakârlıklar yaparak kamusal hizmetin daha hızlı ilerlemesini sağlamaktadırlar.
Talepleri olan özlük haklarında iyileştirme, mühendislik meslek kanununun
çıkarılması, teknik sorumluluk tazminatı kariyer meslek olan ülkenin her yer
yerinde iz bırakan projelere imza atan kamu mühendislerinin sorunları ele
alınması gereken yapısal sorunlardan biridir.
BETON FİYATLARI TEPKİ ÇEKMEYE DEVAM EDİYOR
Müteahhitlerin haziran ayında
şantiyelerde 15 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirmelerine sebep olan ve
konut fiyatlarında yaşanan fahiş artışın en önemli sebepleri arasında gösterilen
çimento ve hazır beton fiyatlarına gelen zamlar tepki çekmişti. Konu hakkında
Rekabet Kurumu kritik bir karara imza atarak 17 hazır beton üreticisi firma
hakkında soruşturma başlatmıştı ancak hazır beton sektöründe fahiş fiyat
artışları devam etmektedir. Çimento sektörünün çok geliştiği ülkemizde, ithal
ürünü olmayan hazır beton sektörünün, enerji maliyetleri ve personel
maliyetlerini dayanak olarak göstererek fiyat artışı yapması, diğer malzeme
fiyatlarına emsal oluşturmakta ve inşaat sektörünü zorlayıcı bir unsur
oluşturmaktadır. Malzeme ve tedarik sektörünün kayıt altında tutulması, takip
edilmesi sektör açısından önemlidir.
KALİFİYE ELEMAN SORUNU DAHA DA DERİNLEŞECEK
6 Şubat'taki deprem felaketinin
ardından başlayan konut hamlesi ve büyük illerdeki kentsel dönüşüm projeleri
inşaatta işleri hızlandırırken personel bulma sorunu da katlandı. Sektörün ara
eleman sorunu iyice derinleşmiştir. İnşaatlarda çalıştırılmak üzere demirci,
kalıpçı, iş makinesi operatörü, hatta düz işçi gibi olarak nitelendirilen orta
kademe eleman bulmakta zorluk yaşayan sektörde, ücretler yılsonunda aylık 100
bin TL seviyelerine kadar çıkmıştır. Mevcut sistemde tamamı üniversiteye
yönlendirilen gençlerin meslek ve sanat okullarına yönlendirilmesi, kısa vadede
olmasa bile uzun vadede sektörün ihtiyaç duyduğu nitelik ve nicelikte elemana
kavuşması, hem de ülkemizdeki işsizlik sorununun çözümüne katkı sağlaması
bakımından önemlidir. Kısa vade de ise bu kadar büyük projenin gecikmemesi ve
yüksek maliyetlerin önüne geçmek adına Suriyeli misafir sığınmacıların iş
gücüne entegre edilmesi önemlidir.
KAMU MÜTEAHİTLERİ PİYASA GERÇEKLERİNDE FİYAT FARKI TALEP EDİYOR
Covid-19 pandemisi ile başlayan bütün
dünya ile beraber ülkemizde de derinleşen yüksek enflasyon, en başta ve en
yüksek oranda etkilediği inşaat maliyetleri ile rakamlara dayalı kamu ile
sözleşmeye dayalı taahhüt sektörü artan olağan dışı maliyetlerden dolayı iş
yapamaz duruma geldiler. Döviz kurunda meydana gelen aşırı artış ile
öngörülmeyen malzeme fiyat artışlarından kaynaklı kamu müteahhitleri
taahhütlerinde olan işleri tamamlayamadılar. 2021 yılından bu edimlerini yerine
getiremediği için 10 bin müteahhit yasaklı duruma geldi. Dünyanın her yerinde
ülkemizi temsil eden ve çok büyük gelişim kaydeden ülkeye döviz girdisi sağlayan
müteahhitlik sektörünün gelişimi önemlidir. Kamu müteahhitlerine, piyasa
gerçeklerine uyumlu fiyat farkının verilmesi, sektör açısından yapısal sorun
haline gelen İhale Kanunun ve Kamu İhaleleri Sözleşmeleri kanunun da adilane ve
anayasanın eşitlik ilkesine göre düzenlenme yapılması gerekmektedir. İnşaat
sektörü yaklaşık 200 alt sektörü bünyesinde barındıran ve milyonlarca kişiyi
istihdam eden, önemli bir iş kolu olduğundan, doğrudan ve dolaylı olarak birçok
iş kolunu etkileyen inşaat sektöründe oluşacak herhangi bir olumsuzluk,
ekonomik açıdan tüm alt sektörleri etkileyecek. Bu maliyetlerin konut
fiyatlarına yansıması, arz-talep dengesinin bozulmasına, bütün toplumu
etkileyeceğinden yapısal sorunların ele alınması önem arz ediyor.”