Bingöl Erdemli Gençlik Kulübü, Bingöl Üniversitesinde Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım’ın konuşmacı olarak katıldığı "Örnek Şahsiyetlerle Kudüs Davamız" konulu konferans düzenledi.
Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım, Bingöl
Erdemli Gençlik Kulübü tarafından düzenlenen “Örnek Şahsiyetlerle Kudüs
Davamız” adlı konferansa konuşmacı olarak katıldı.
Bingöl Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezinde gerçekleşen konferans, Kuran-ı Kerim tilaveti ile başladı. Program, Erdemli Gençlik Kulübü’nün Aksa Tufanına destek bildirisi ile devam etti.
Bingöl Erdemli Gençlik Kulübü adına bildiriyi okuyan Muhammed Demir, “Erdemli olmak hakka tabi olmaktır şiarı ile bu yola çıktık. Filistin ve Kudüs davası her şeyden önce ümmetin meselesidir. Ve ümmet olarak bu davayı hepimiz sahipleniyoruz ve sonuna kadar destekliyoruz. 7 Ekim'de Aksa Tufanıyla başlayan cihat, İslam ümmetine ve tüm dünyaya İslam'ın nurunu tekrar göstermiştir. Sayı olarak az olsalar dahi bütün dünyadan çok olduklarını özgür ve güçlü olduklarını göstermişlerdir. İşgal rejimi İsrail'in yaptığı bütün katliamlara, zulümlere, ibadethaneleri yıkmaya, hastaneleri bombalamalarına çoluk çocuk, kadın, yaşlı, ayıp, etmeksizin katletmeye devam eden her türlü zulmüne karşı direnişi asla bırakmayan inançlı insanların davasının da sonuna kadar yanında olduğumuzu bildiriyoruz.” dedi.
"İSLAM MEDENİYETİ, İNSAN MEDENİYETİDİR"
Açıklamasının devamında Demir, “Birbirimize dua edelim ve
fiilen de destek olalım. Yanlış yerde duranlardan olmayalım. Doğru yerde
duranlardan olalım. Doğru adımları atanlardan olalım. Ve ne olursa olsun bedeli
ne kadar ağır olursa olsun mazlumun yanında olalım ve zalimin karşısında
olalım. Dolayısıyla bizim bu meseleyi her boyutuyla çok çok iyi anlamamız
lazım. Çocuklarımıza, gençlerimize, yaşlılarımıza, imamlarımıza,
cemaatlerimize, bütün hepimize, toplumun her kesimine bu Kudüs meselesini,
Mescid-i Aksa meselesini, çevresi mübarek kılınan o toprakların bizim için ne
anlam ihtiva ettiği meselesini çok iyi anlamalı ve çok iyi anlatmalıyız. Ben
bugün size bu derdimi şahsiyetler üzerinden anlatmak istiyorum. Çünkü
biliyorsunuz İslam medeniyeti insan medeniyetidir. İslam medeniyeti kadar insan
yetiştiren, insan geliştiren, insan dönüştüren başka bir medeniyet yok.
Emsalsiz bir medeniyetin mensubuyuz elhamdülillah. Bu ümmetin bir ferdi olmak
bize şeref olarak çok büyük bir şereftir. Ve biz bu şerefi her zaman için
anlayarak bu medeniyetimizin bir çocuğu olmak, bir ferdi olmaktan dolayı
iftihar etmeliyiz. Şimdi bu insan medeniyeti ilk günden yani Hazreti Âdem'den
şu ana kadar bu günden de son güne kadar hep insanlar yetiştirmiştir. Biraz
önce okunan ayetlere dikkat ettiniz mi? Ahzab Suresi(21-23) ayetlerini okudu,
Hafız kardeşimiz. Okuduğu 23. ayette adamlığın nasıl olması gerektiğini bize
tarif etti: "Müminler öyle erlerdir ki, öyle yiğitlerdir ki, öyle
bahadırlardır ki, öyle kahramanlardırlar ki” deyip bunun kodlarını bize
öğretti.” diye belirtti.
"8 İSMİN GÖLGESİNDE KUDÜS’Ü ANLAMAK"
Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım, Kudüs
davasının tarih boyunca birçok önemli şahsiyetle ilişkili olduğunu ama
bunlardan sadece 8 kişiye değineceğini belirterek, “Bir saat boyunca ben hiçbir
şey söylemesem sadece size isimler ansam en az size beş bin altı bin tane isim
aktarabilirim bir saat içerisinde. Bu beş bin altı bin ismin doğrudan Kudüs'le,
Mescid-i Aksa'yla ilişkileri var. Ama buna hiçbirimizin tâkati yetmez. Ne
yapacağım biliyor musunuz? Sadece sekiz ismi burada anmak istiyorum. Hem
meclisimizin bir bereketi olsun hem de Kudüs davasını bu sekiz isim üzerinden
bir kez daha öğrenmiş olalım. İsimleri söyleyince her bir ismin arkasına bir
tekbir getirir misiniz? Evet. İslam'ın ilk Fatihi olan Yûşâ İbn-i Nun. Bize Kudüs'ün
fethini emanet eden anahtarlarını bize emanet eden Emir el Mü'minin Hazreti
Ömer, Kudüs'ün sahabe dönemindeki Fatih olan Ebu Ubeyde İbn Cerrah, Kudüs'ün
ilk Müslüman valisi olan ve şu anda Mescid-i Aksa'da metfun olan Ubade İbni
Samit. Sizin dedeniz olan ve şarkının en sevgili sultanı olan Selahattin
Eyyubi. Büyük bir İslam âlimi olan, bir Osmanlı âlimi olan ama cihat ortaya
çıktığında rahleyi değil, cihadı tercih eden İzzettin El Kassam, elektrikli
sandalyeye mahkûm olmasına rağmen israil'in korkulu rüyası olan Şeyh Ahmet
Yasin. Ve şu anda Gazze'deki kıyamın sembolü olan bütün Müslümanlara umut, ehli
küfre ve korku olan Ebu Ubeyde. Bu sekiz ismin gölgesinde biz Kudüs'ü
anlayacağız.” dedi.
"KUDÜS SEVDASI, SADECE SİYONİST TERÖR ÖRGÜTÜ SALDIRDIĞINDA HATIRLANACAK BİR SEVDA DEĞİL"
Kudüs davasının nasıl olması gerektiğini üç kriter
üzerinden belirten Yıldırım, “Şimdi benim güzel kardeşlerim, Yuşa Bin Nun, bir
peygamber, Hazreti Musa'nın döneminde yaşayan onun terbiyesinde yetişen onun
tedrisatından geçen Kur'an Kerim Kehf Süresi'nde Musa'nın genci diye geçen
Maide Süresi'nin (21-24 ) ayetlerinde ve devamındaki ayetlerinde Hazreti
Musa'nın askeri olarak Kudüs'ün davasının kodlarını bize öğreten o büyük insan,
o büyük peygamber bizim bütün peygamberlerde olduğu gibi hidayet önderi olarak
önümüzde duruyor. Ancak Hazreti Yuşa o kadar büyük bir peygamber ki bize
kıyamete kadar gelecek olanlara da Kudüs'ün nasıl hep edileceğinin yolunu ve
yöntemini gösteriyor. Allah Resulü'nün bize naklettiği bir hadis var. Efendimiz
bize diyor ki, “peygamberlerden bir peygamber bir gazaya çıkmak istediği zaman
şu o karşısında duran askerlerine şöyle bir hutbede, şöyle bir hitabede bulundu
- peygamberlerden bir peygamber dediği Yuşa aleyhisselam. Gaza dediği Kudüs
Fethi. Bakın Kudüs'ü feth edecek Kudüs'ü İslam'a yeniden özgürce kazandıracak
ordunun nasıl bir kalitede olması gerektiğini bize gösteriyor - Diyor ki Yuşa
aleyhisselam biz Kudüs'e sefere çıkıyoruz. Şu üç şeyi olan bizimle beraber
gelmesin, çekilsin. Nedir o şey? Nikâh yapmış, düğününü yapmış, aklı evdeki
hanımında kalan bizimle gelmesin. Evine bir çatı yapmış. Çatının üstünü
kapatacak, aklı o çatıda kalan bizimle gelmesin. Ahırında gebe bebeler ve
koyunlar olanlar ve şu anda onları düşünenler bizimle gelmesin. Üç şey söylüyor
Yuşa İbni Nun. Bu ne demek biliyor musunuz? Kudüs Sevdası, salon sevdası değil.
Kudüs sevdası sadece siyonist terör örgütü saldırdığında hatırlanacak bir sevda
değil.” dedi.
"MÜMİNİZ CENNETİ YÜREĞİMİZDE TAŞIRIZ. SÜRGÜN EDİLSEK HİCRET, HAPSEDİLSEK HALVET, ÖLDÜRÜLSEK ŞEHADET"
Sürmekte olan zorlu sürecin asıl kaybedenlerine değinen
Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti, “Müminiz cenneti yüreğimizde taşırız.
Sürgün edilsek hicret, hapsedilsek halvet, öldürülsek şehadet. Var mı daha
ötesi? Bu hizmeti imanından, iman ettiği gelenlerinden alan insanlar olarak
bunu söylüyoruz. O Ebu Ubeyde, o sadece gözleri gözüken ama alnı öpülecek o
mücahitler ellerinden geleni yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Ben size
Bingöl’den bir şey söyleyeyim, bakın şu anda dünyanın her tarafından
kardeşlerinizle sizinle beraber bizi izliyorlar. Vallahi de billahi de Gazze'de
kazandı, Gazze'liler de kazandı. Kim kaybetti biliyor musunuz? Bu süreçte
zalimle arasına ayırmayan kaybetti. Bu süreçte İsrail'e tam anlamıyla en güm
seda ile tepkisini göstermeyen kaybetti. Bu süreçte İsrail'i gözünde büyüten
ama şöyle ama böyle deyip bir şeyler dizenden kaybettik. Asıl cenaze namazını
Gazze'de ölen o şehitlere değil kaybedenlere kılmalıyız biz.” şeklinde ifade
etti.