Advert
as

MÜFTÜ TOPRAK: ZEKÂT, MALI MANEVİ KİRLERDEN ARINDIRIR

MÜFTÜ TOPRAK: ZEKÂT, MALI MANEVİ KİRLERDEN ARINDIRIR

Zekat ve Fıtır sadakasının önemine değinen Solhan İlçe Müftüsü Eyüphan Toprak, İslam toplumunda gelir dağılımını dengede tutmak için Müslümanları mali ibadetlerden sorumlu tuttuğunu söyledi.

İslam dini sosyal hayatın bir düzen, denge, eşitlik ve adil bir sistemde yürütülmesi için gerekli olan altyapıyı tesis etmiş ve sosyal hayatın her alanına müdahale ederek kendine has sistemini kurduğunu ifade eden Solhan İlçe Müftüsü Eyüphan Toprak, "İslam dini özellikle toplumda insanlar arasındaki gelir dağılımını dengede tutmak için mensuplarını birçok mali ibadetten sorumlu tutmuştur. Ayrıca gönüllülük esasına ve karşılığında mükafatın olacağını haber vermek suretiyle maddi açıdan insanların yardımlaşma ve dayanışmasını değerli görmüştür." dedi.

 Müftü Toprak, İslam dinindeki yardımlaşma ve dayanışmanın önemine vurgu yaparak şunları söyledi:

"Allah (c.c) Kur’an’da "İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın." (Maide, 5/2) ayetinde Müslümanların dine, akla, vicdana ve insan fıtratına uygun olan iyi ve yararlı işlerde yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olmalarını teşvik etmiştir. İslam dininde Maddi açıdan yardımlaşma ve dayanışmanın birçok örneği vardır ancak biz bur da daha çok zekat ibadetine temas edeceğiz. Sözlükte artma, çoğalma, temizlik ve bereket gibi anlamlara gelen zekât, dini bir terim olarak, belirli bir malın bir kısmının, Allah rızası için muayyen kişilere verilmesi demektir.

İslâm’ın beş temel esasından biri olan zekât, hicretin ikinci yılında Medine’de farz kılınmıştır.

Müslüman, hür ve temel ihtiyaçlarından fazla nisap miktarı artma özelliği taşıyan mala sahip ve bu malını elde etmesinin üzerinden bir yıl geçmiş olan kişi o malın zekâtını vermekle yükümlü olur.

Sadaka-i Fıtır (Fitre): Ramazan ayının son gününde, güneşin batması ile vacip olan ve her Müslüman için verilmesi gereken sadakaya (fitre) sadaka-i fıtır denir.

Namaz, oruç gibi bedenî ibadetler, nasıl Allah’ın ihsan ettiği beden, hayat ve sıhhat gibi nimetlerin şükrü ise; zekât ve sadaka-i fıtır gibi mali ibadetler de Allah’ın ihsan ettiği mal nimetinin şükrüdür.

 ZEKÂT, MALI MANEVİ KİRLERDEN ARINDIRIR

 Yüce Mevla’mız: “Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” Buyurarak zekâtın bu özelliğine dikkatimizi çekmiştir.

Hadis-i şerifte de Peygamber Efendimiz (s.a.v): şöyle buyurmaktadır: “İnsanoğlu ‘malım, malım’ der durur. Hâlbuki senin malın; sadece yiyip tükettiğin veya giyip eskittiğin, ya da sadaka olarak verip kalıcı yaptığındır”

Kur’an-ı Kerim ve hadis-i Nebeviyye’de namaz ile zekâtın genelde beraber zikredilmesi, bu iki temel ibadet arasındaki yakın bağ kadar, namazın, bedeni, zekâtın da mali ibadetleri temsil etmesi ve dindarlığın kemalinin bu iki kanaldaki sorumlulukların yerine getirilmesi ile gerçekleşebileceği anlamını taşır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’in ifadesine göre zekât vermek: mümin, muttaki ve ihsan sahibi iyi kimselerin özelliğindendir.

Zekât vermek kişinin maddî ve manevi varlığını temizler. Zengini cimrilik hastalığından, aşırı mal hırsından kurtarır; ona cömertlik ve kendi alın terinden bir pay verebilme ve verilen nimete yine kendi cinsinden şükretme erdemini kazandırır.

 ZEKÂT KİMLERE VERİLEBİLİR?

Yüce Rabbimiz: “Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, miskinler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğe kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir” buyurarak zekâtın kimlere verileceğini beyan etmiştir.

 Yine zekâtın hangi mallardan, hangi şartlarla ve ne miktarda verileceği, ayrıca zekâtın kimlere verilemeyeceği de dinimizce detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

 ZEKÂT FAKİRİN HAKKIDIR

Zekât, zengin Müslümanların fakir Müslümanlara yaptıkları bir yardım ve sadaka değildir. Zekât doğrudan doğruya fakirin, zenginin malında bulunan bir hakkıdır. Kur'an-ı Kerîm'de bu husus şu şekilde belirtilmiştir: “(Mü’minlerin) mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.”

 İNFAK EDİLMEYEN MAL BAŞA BELADIR

Zekât vermeyi ihmal etmenin vebalini Kerim Kitabımız şöyle haber veriyor: “Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla uyar. O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve "İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeydir. Haydi, tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı!" denilecek.”

Zekât vermekten kaçınmanın ve cimriliğin insana fayda değil zarar verdiğini de Al-i İmran süresinin 180. Ayetinden öğreniyoruz. “Allah'ın kendilerine lütfünden verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır…” Peygamber efendimiz şöyle buyurdular: “Her sabah iki melek yeryüzüne iner ve biri ‘Allah’ım, Senin yolunda harcayana, harcadığının yerine yenilerini ver!’, diğeri ise, ‘Allah’ım, cimrilik yapıp vermeyenlerin mallarını telef et’ diye dua eder” yukarıda ifade etiğimiz gibi İslam dininde yardımlaşma ve dayanışma çok önemli bir yere sahiptir. Ramazan ayı olması hasebiyle de insanlarımız bütün hayır ve hasenat işlerini ramazanda yerine getirme hassasiyetini taşımaktadırlar. Bu vesile ile hem ibadetlerini icra ederler hem de ramazan ayı olması hasebi ile fazladan sevap ve mükafata erişme arzuları söz konusudur.

6 Şubatta ülkece büyük bir felaket yaşadık. Pazarcık merkezli depremde 50 binin üstünde insanımız hayatını kaybetti. Yüz binlerce yaralımız ve evinden barkından olan milyonlarca insanımız var. Tam da yardımlaşma ve dayanışmaya ihtiyaç duyduğumuz günleri yaşamaktayız. Çünkü acılar paylaşıldıkça hafifleşir. Halkımız bundan önce de üzerine düşeni yaptı. Bu vesile ile hem fıtır sadakalarımızı hem zekatlarımızı deprem bölgesinde ki kardeşlerimize göndermek suretiyle en güzel yardımlaşma ve yardımlaşma örneğini gösterebiliriz. Bunu yaptığımız takdirde çok yerinde ve isabetli bir davranışı yerine getirdiğimizi ifade edebiliriz. Depremde hayatını kaybedenlere Rabbim den rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Rabbim bir daha yaşatmasın."

Yorum yapın

Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz *

0 Yorum