Kış mevsiminin gelmesiyle tüm Türkiye’de kömür kullanımı artmaya başladı. Elazığ’da yerel bir televizyona açıklamalarda bulunan çevre bilimci Dr. Emrah Akyüz, kömür kullanımının neden olduğu hava kirliliğinin kanser gibi ölümcül hastalıkları tetiklediğini belirtti.
“Çevre Sorunlarında Bilinmeyen 100 Bilimsel Gerçek”, “Dünyayı Kurtar: Temiz Çevrenin Bilimsel Sırları” ve“Çevre ve İnsan Hakları: Türkiye Üzerine Bir Araştırma” gibi çevreyle ilgili çok sayıda kitabın yazarı olan Dr. Emrah Akyüz, kömür kullanımının neden olduğu hava kirliliğinin ve kanser vakalarındaki artışın önlenmesi için yenilenebilir enerjiye daha fazla yatırım yapılması gerektiğini vurguladı.
“ENERJİNİN ÖNEMLİ BİR KISMI FOSİL YAKITLARDAN KARŞILANIYOR”
Fosil yakıtlar tarihin çok eski dönemlerinden bu yana insanoğlu tarafından kullanılmaktadır. Sanayi Devrimi’nden sonra fosil yakıtların kullanımı daha fazla artmaya başlamıştır. Kömür, petrol ve doğal gaz en çok bilinen fosil yakıt türleridir. Dünya, enerji ihtiyacının önemli bir kısmını fosil yakıtlardan karşılamaktadır. Türkiye’deki enerjinin yaklaşık olarak yüzde 70’lik kısmı fosil yakıtlardan üretilmektedir. Bu nedenle fosil yakıtlar Türkiye’de en önemli enerji kaynağıdır. Fosil yakıtlar konutlarda, sanayi tesislerinde ve ulaşım sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır.
“KÖMÜR KULLANIMI HAVA KİRLİLİĞİNİ TETİKLİYOR”
Kömür, kış mevsiminde en yaygın olarak kullanılan enerji kaynaklarından bir tanesidir. Konutlarda ısınma amacıyla kullanılan kömür,enerji kaynakları arasında çevreyi en fazla kirleten enerji türüdür. Yüksek oranda karbon içeren kömürün yanması ile birlikte atmosfere, yani havaya sera gazları salınmaktadır. Sera gazları karbondioksit, metan ve azot gibi havayı kirleten kirletici maddelerdir. Bu kirletici maddeler hava kirliliğine neden olmaktadır.
“KÖMÜR KAYNAKLI HAVA KİRLİLİĞİ KANSERİ TETİKLİYOR”
Kömürün içinde bulunan arsenik ve cıva gibi ağır metaller, kömürün yanması ile birlikte havaya karışmaktadır. Kömürün neden olduğu kirletici maddeleri, yani kirli havayı soluyan insanlar ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu hastalıkların başında ise bronşit, kalp hastalıkları ve kanser gelmektedir, Düzenli olarak kömür kullanımını neden olduğu hava kirliliğine maruz kalanlarda özellikle akciğer kanseri daha sık görülmektedir. Bu kanser vakaları ise ölümle sonuçlanabilmektedir. Nitekim kömür kullanımının neden olduğu hava kirliliği, dünyada her yıl 800 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olmaktadır.
“KÖMÜR KULLANIMI TEMİZ ÇEVRE HAKKININ İHLALİDİR”
Herkes temiz çevrede yaşama hakkına sahiptir. Temiz çevrede yaşama hakkı Türkiye’de 1982 Anayasası tarafından güvence altına alınmıştır. 1982 Anayasası’nın 56. Maddesi “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” Hükmünü içermektedir. Fakat kömür kullanımı hava kirliliğine neden olduğu için, insanların temiz çevre hakkını ihlal etmektedir. Kömür kullanılan yerlerde insanlar kirli havayı solumaktadır. Bu nedenle kömür kullananlar, kömür kullanmayanların 1982 Anayasası ile güvence altına alınmış olan temiz çevrede yaşama hakkını ihlal etmektedir. Temel bir hak olan temiz çevrede yaşama hakkının korunabilmesi için, kömür kullanımının sınırlandırılması gerekmektedir.
“YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINA DAHA FAZLA YATIRIM YAPILMALI”
Fosil yakıtlara karşı iki alternatif enerji kaynağı bulunmaktadır. Bunlar yenilenebilir enerji ve nükleer enerjidir. Kömür kullanımının neden olduğu hava kirliliğini ve ölümcül hastalıkları önlemek için yenilenebilir enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapılması gerekmektedir. Yenilenebilir enerji kaynakları en çevre dostu enerji kaynağı olarak kabul edilmektedir. Çünkü yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretirken atmosfere sera gazlarının, yani kirletici maddelerin salınımı gerçekleşmez. Ayrıca, nükleer enerjiden farklı olarak çevre için risk teşkil eden atıklar oluşturmazlar. Bu nedenle, temiz çevrenin tesis edilmesinde yenilenebilir enerji kaynakları önemli bir artıya sahiptir. Fakat yenilenebilir enerji kaynaklarından tüm mevsim aynı verimi almak mümkün olmadığından, mevcut teknoloji ile dünyanın enerji ihtiyacının tamamen yenilenebilir enerjiden karşılanması mümkün değildir.