Çağrı-Der Yarım Elma Çocuk Kulübü öğrencilerinin düzenlediği yılsonu etkinliği renkli görüntülere sahne oldu.
Solhan Çağrı-Der Yarım Elma Çocuk Kulübü öğrencilerinin Kültür Merkezinde düzenlediği yılsonu etkinliği renkli görüntülere sahne oldu.
Program miniklerin Kur’an-ı Kerim okumaları ile başladı. Daha sonra programa katılan Araştırma Görevlisi M. Tahir Gündüz “İslam’da Çocuk Eğitimi” hakkında konuşma yaptı.
Çocuk eğitiminin önemli ve zahmetli olduğunu belirten Gündüz Hoca,”Peygamber Efendimiz (s.a.v) hem bana, hem de size bir vazife vermiştir. Her biriniz yöneticisiniz ve her yönetici kendi yönetimi altındaki insanlardan sorumludur. Bir aile reisi olarak, bir baba olarak yapmamız gereken vazifeler var. Bunların en başında çocuk eğitimini var. Çocuk eğitimi aslında okumakla olan bir şey değil, belki birçok anne, baba gibi sorumluyuz. Bir öğretmenden daha güzel şekilde çocuklarımızı eğitebiliriz. Büyüklerimiz bizden daha tecrübelidirler. Yeni nesilde aşırı güven vardır. Anne babamız hamdolsun görevlerini yerine getirdiler. İlk önce kendileri yapardılar, sonra bize uygulatırdılar. örneğin her sabah kalkar bizi namaza kaldırırdılar. Kendi çocuğuna Kuran’ı ve namazı öğretir. Bu daha çok samimiyetle ihlasla alakalı bir şeydir. Dolayısıyla her şey bilgi ve tahsil değildir. Çocuk dünyanın en büyük nimetidir. Aile çocuk ile ayaktadır. Çocuk yoksa ailenin yarısı eksiktir. Çocuğu olmamak veya az olması veya engelli olması hasta olması bir imtihandır. Çocuk ne kadar önemliyse onun bizim hayatımızdaki yeri de o kadar önemlidir. Çocuk eğitiminin zamanı yoktur. Eğer bizim namazımızda eksiklik varsa ilerde oda o eksikliği yapar. Eğer ben camiye gitmezsem o da ilerde camiye gitmez. Biz eğer Kur’an okumazsak ona oku desek bile o okuyamaz. Çocuğa emretmekle olmaz. ancak biz uygulama ile onu kendi istediğimiz şekilde eğitiriz. Dil ile söylenen şeyler kulağa ya varır, ya varmaz. Gönülden gelmeli çocuk onu somut bir şekilde görmeli, namaz kıldığımızı görmeli, Kur’an okuduğumuzu görmeli, camiye gittiğimizi görmeli görünce kendisi kendiliğinden bunu yapar. Tabi olarak fıtri olarak her çocuk İslam fıtratı üzerinde doğar, iman üzerine doğar anne ve babasını taklit eder. Başkaları sahip çıkmadan biz çocuklarımıza sahip çıkarak onları istediğimiz şekilde eğitmeliyiz. Genelde biz başkasından görürüz. Anne babanın yetiştiremediği çocuğu hiç kimse yetiştiremez. En iyi öğretmeni bile bir şey yapamaz. Her eğitimin bir yaşı var o yaş geçtikten sonra kim gelirse gelsin zor yetiştirir. Bunlar bizim geleceğimizdir, bizim sahip çıkmamız gerekir. Dolayısıyla çocuk eğitimi için her zemini fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Her dönemde çocuklara sahip çıkmalıyız. Okul öncesinde alternatifi olmalıdır. Etüt merkezi, bir dernek merkezinde onlara okul derslerine yardımcı olmamız gerekiyor. Her çocuğun ayrı bir dünyası ve zekâ kabiliyeti vardır. Bağırma, çağırma, kızma, dövme olmamalıdır. Eğitimin bir süreci var bilim adamları ve eğitimciler diyor 6 yaşına kadar yüzde 80’i öğrenir. Hayatta lazım olan her şeyi öğreniyor. 7 yaşına nasıl ki çocuğa namazı öğretiyor ki örtün demeliyiz ama biz daha çocuktur diyoruz. Çocuğumuz 15’e geliyor yeni diyoruz oruç tut, namaz kıl. Bunlar çok geç kalmış şeylerdir. 15’inde oruca başlayan ile 25-27’de başlayanlarla bir değildir. Çok güçlü bir imanı varsa sahabeler gibi olur. 7 yaşında çocuklarımıza namazı, orucu, Kuran’ı hepsini öğretmeliyiz. Yapmadıysa teşvik ederiz, ödüllendiririz. Buna ceza yok 10 yaşında Hz Peygamber diyor ki hala namaz kılmıyorsa, oruç tutmuyorsa onları dövün diyor. Bu dövme bütün gücümüzle dövmek değildir. Bu sadece terbiye etmek içindir terbiyenin bir aracıdır. Bu dinin öğreticisi bir gün birini dövdüğü görülmemiştir. Bunlar en son çaredir. Bir çocuğu cehennemle korkutmak yoktur. Çocuk eğitimde duanın önemi de çoktur. Bol bol dua etmeliyiz. Eğitimin iyi olmasıyla ilgilidir dua. Kuran bize bunu öğretiyor. Çocuğumuza kısa açık net ifadeler kullanmalıyız. İsteklerimizi birleştirmemiz gerekir. Tamamen hayır demek çare olmaz, orta yolu bulmamız gerekir. En iyisi çocuklarımıza alternatif seçenek bulmamız gerekir. Çocuğa seçme iradesini vermeliyiz. Onun kararına da başvurmamız gerekir. Yargılayıcı ve suçlayıcı olmamamız gerekir.”şeklinde konuştu.
Daha sonra miniklerin Kuran-ı Kerim, Hadis ve Esma’ül Hüsna okumaları ile oyun ve gösterileriyle devam edildi. Program sonunda miniklere Kur’an geçme belgeleri ile karneleri verildi.