HÜDA PAR Bingöl Kadın Kolları Başkanı Sabahat Apuhan,” İstanbul Sözleşmesi ile Aile’nin bitirilmek istendiğinin farkındayız. Amaç kadını korumak gibi gösterilse de asıl gaye Aileye yönelik bir ifsat projesidir.”dedi.
İstanbul Sözleşmesi hakkında açıklama yapan HÜDA PAR Bingöl
Kadın Kolları Başkanı Sabahat Apuhan, İstanbul Sözleşmesi ile Aile’nin
bitirilmek istendiğini belirtti.
Apuhan, ‘’Öncelikle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki bu
ucube sözleşmeyi savunan kesimin önemli bir kısmının İstanbul Sözleşmesi’nde
nelerin yer aldığını bilmedikleri aşikârdır. İstanbul Sözleşmesi, isim olarak
her ne kadar "Kadına yönelik şiddetin önlenmesi" şeklinde görücüye
çıkarılıyor ise de çalışmaların tamamı 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' ve
'Feminizm' üzerine bina ediliyor. Daha önce toplumumuzun hayal bile edemediği
gayri ahlaki davranış ve söylemler, bu alanda gürültü çıkaran ve Avrupa Birliği
tarafından fonlanan marjinal dernekler üzerinden yürütülüyor. Bugün bu tür derneklerin
önünün açılması, her türlü kolaylığın sağlanması ve projelerinin Devlet ve
Avrupa Birliği fonları ile finanse edilmesi bir hayli düşündürücü. Söz konusu
kadın derneklerinin bu uygulamalara ön ayak olması, halkın nazarında kutsal
olan evlilik müessesini kötüleme ve nikâhsız beraberlikleri meşrulaştırma
çabalarından başka bir şey değildir. Kendilerini kadınların sesi ve savunucusu
olarak gören bu kesim, erkekleri sadece şiddet kullanan zorbalar gibi gösterip,
cinsiyet eşitliğinden dem vuruyor. Çeşitli projelerle kadınları; anne ve
babalarına evlat, kocalarına eş, çocuklarına anne olma vasfından sıyırıp,
onları sonu gelmeyen kapitalist ekonomi çarkına dişli olmayı savunuyor. Bir
taraftan genç yaşta evliliğe karşı olduklarını belirtiyor diğer yandan çocuk da
olsa karşı cinsle flört etmeyi "ilericilik" olarak isimlendiriyor ve
bunu halka da öyle lanse ediyorlar. Her türlü gayri ahlaki davranışı uluorta
yaşamayı ilericilik, kadın hakları, demokrasi ve özgürlük olarak niteliyorlar.”
Apuhan, “Batılı değerlerin temel alındığı ve toplumsal
dinamiklerin göz ardı edildiği 6284 Sayılı Kanun'un çıkarılması ve İstanbul
Sözleşmesi’ne imza atılmasının akabinde; aile kurumunun ciddi oranda
zedelenmesi, kadın cinayetleri ve boşanma oranlarının artış göstermesi,
eşcinsel sapkınların gayri ahlaki fiillerini dayatmak için manevra alanı
kazanması dikkat çekiyor. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı sözde 'Ailenin
Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un kabul edilmesiyle
'aile' kurumuna savaş açılmış oldu. Hiç şüphe yok ki İslam toplumunu ayakta
tutan temel müesseselerin başında aile kurumu geliyor. Batı zihniyetinin
yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi sömürmelerindeki en büyük engellerden biri
aile kurumumuzun halen ayakta olmasıdır. Bu kale sağlam kaldığı müddetçe tam
anlamıyla emellerine ulaşmaları zorlaşacaktır. Bu nedenle doğrudan aile
kurumuna saldırı yapılmaktadır. Oluşturulan sahte korku ve ajitasyonla, ailede
eşler birbirlerine düşman haline getirilmektedir. Bu şekilde aile içindeki
güven, dayanışma ve huzur ortamı yok edilmek isteniyor. Bu nedenle bu kaleyi
mutlaka korumalı, toplumumuzun dinamiklerini yok etmeye yönelik çalışmalara
engel olmalıyız.” şeklinde konuştu.