Mil-Diyanet Sen Solhan İlçe Temsilcisi Abdurrahman Bildik, Ali Erbaş’a gerçek desteğin ‘İstanbul Sözleşmesi’ne Hayır’ diyerek verileceğini belirtti.
Mil-Diyanet Sen Solhan İlçe Temsilcisi Abdurrahman Bildik
yapmış olduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi.
ERBAŞ’a Suç Duyurusunda bulunanlar bu cesareti İstanbul
Sözleşmesi’nden Aldılar
LGBT’ci örgütlerce Diyanet İşleri Başkanımız Ali ERBAŞ
hakkında suç duyurusu yapılması İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar gündeme
getirmiştir. Şunu özellikle belirtmek isteriz ki, İnsan Hakları Derneği ve
Barolar bu cesaretlerini kesinlikle İstanbul Sözleşmesi’nden almışlardır.
Ankara Barosu’nun yaptığı 2. basın açıklamasında, özellikle İstanbul
Sözleşmesi’ne vurgu yapması bunu açıkça ortaya koymuştur. Baro, İstanbul
Sözleşmesine atfen ERBAŞ’IN 6284’e göre suçlu olduğunu ima etmiştir.
İstanbul Sözleşmesi, Ülkemizde Kadına Yönelik Şiddeti Kat be
Kat Arttırmıştır.
Kutsal aile yapısını tahrip ettiği için İngiltere, Rusya,
Ermenistan, Çekya, Bulgaristan ve birçok Avrupa ülkesinin imzalamadığı bu
anlaşmayı TBMM, 2011 yılında 26 dakikalık oldukça uzun bir oturumda! grubu
bulunan tüm partilerin oylarıyla kabul etmiştir. İstanbul Sözleşmesi’nden sonra
kadına yönelik şiddette gelinen nokta; 2011’ de işlenen cinayet sayısı 121 iken
2018’ de 490’a yükselmiştir. Yani çok açık ve net olarak ortaya konmuştur ki
İstanbul Sözleşmesi, ülkemizde kadına yönelik şiddeti kat be kat artırmıştır.
Bulundukları
Makamlarına ve Koltuklarına Zarar Gelir diye Hakkı Konuşamıyorlar
İktidarla ters düşmemek için yetkili sendikalar vakıflar,
dernekler, bazı STK’lar susuyor, ağızlarını bıçak açmıyor. Türkiye’nin bir
milyon üyesine sahip en büyük memur konfederasyonu Memur-Sen; bırakın çıkıp TV
ekranlarında konuşma yapmayı, başını kuma gömmüş, ne halkımızın ne de
üyelerinin serzenişlerini duymuyor.
Ali
Erbaş’a Gerçek Destek ‘İstanbul Sözleşmesi’ne Hayır’ Diyerek Verilir.
Ali ERBAŞ’a destek için birçok Parti Genel Başkanı, Bakan.
Milletvekili, bürokrat, genel müdür, daire başkanı ve yetkili sendikalar tweet
attılar. Atılan bu tweetlerde maalesef sorunun esas kaynağı olan İstanbul
Sözleşmesi’ne değinmediler. Milli İrade Platformu Ali ERBAŞ için basın
bildirisi yayınlıyor, lakin bir kelimeyle dahi olsa İstanbul Sözleşmesi’nden
bahsedemiyor. Bulundukları makama ve koltuklarına zarar dokunur diye hakkı
söylemekten aciz kalmışlardır.
İstanbul
Sözleşmesi’ne en Büyük Desteği Veren KADEM’den Acı İtiraf
İstanbul Sözleşmesine en büyük desteği veren KADEM bile,
geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada ‘İstanbul Sözleşmesi’nde dinimize aykırı
maddeler olduğunun farkındayız’ diyerek acı gerçeği itiraf etmiştir. Madem hata
yaptığınızın farkına vardınız, öyleyse şimdi de bu anlaşmayı iptal ettirmek
için çaba gösteriniz.
Atv
ve Diğer Kanallarda ki Ahlaksız Diziler Aileyi Dinamitliyor
Bin sene İslam’la yoğrulmuş bu topraklarda, şu mübarek
ramazan ayında, sapkın LGBT dizisi Aşk 101’i Netflix kanalında yayınlanmasına
ses çıkarmayanlar, bu dizinin reklamını atv kanalı başta olmak üzere sözüm ona
diğer muhafazakâr kanallarda yayınlayanlar, yayınladıkları diğer ahlaksız
dizilerle bilsinler ki, LGBT’ci örgütlerin ekmeğine yağ sürmektedirler ve
milletimizin nefretini kazanmışlardır.
RTÜK’e
Diyanet’ten de Bir Üye Kontenjanı Verilsin
Mil-Diyanet Sen olarak tüm bu ahlaksızlıkların önüne
geçilmesi için Cumhurbaşkanı’mıza ve TBMM Başkanı’na önceki gün bir mektup
yazarak, yapılacak bir yasal düzenlemeyle acilen RTÜK üyeliğine Diyanet’ten de
bir üye kontenjanı ayrılmasını talep ettik. Bu çağrımız olumlu karşılanırsa artık
RTÜK’ te Diyanet’ten de bir üye, denetim görevinde bulunacak inşallah.
Sadece
Kadının Beyanını Esas Almak Adalete Aykırı Bir Durumdur
Toplumsal cinsiyet eşitliği savunan derneklere bakıldığında
maalesef bunların çoğunun din, Diyanet ve Devlet düşmanı, LBGT destekçisi
olduğu görülecektir. 6284 (İstanbul Sözleşmesi) Türk aile yapısına konulmuş bir
dinamittir ve yuvaları yıkmaktadır. Acilen kaldırılmalı veya yeniden
düzenlenmelidir. Bu kanunu çıkartanlar sonuçlarını hiç mi hesap edemediler?
Domatesi, soğanı ve araçların cam filmini düşündükleri kadar bu milletin
onurunu yaralayan, evlilikleri bitiren, tefessüh etmiş bu kanunu neden hala fesh
etmeyi veya rafa kaldırmayı düşünmezler?
Bugüne kadar bu sözleşme gereği yaklaşık 2 milyondan fazla
erkeği evinden uzaklaştırdılar. İstanbul Sözleşmesi ve sonuçları hakkında
medya, maalesef halkımıza gerçekleri anlatmıyor. Masum insanları, aile
babalarını 18 yaş altı evlilik yaptı diye cezaevine attılar. Genç yaşta evlilik
yapan erkekleri çocuk tecavüzcüleriyle aynı kategoriye konması asla kabul
edilebilir bir durum olamaz.
Binlerce
Genç Evlilik Mağduru Baba Tecavüzcü Sayıldı
Aile babalarını çocuk tecavüzcüleriyle bir tutmak, insana
ihanettir, yazıktır ve günahtır. Özellikle Feminist dernekler ve bazı STK’lar,
kadın cinayetlerinin arttığını gördükleri halde, İstanbul Sözleşmesini
savunmaya devam etmeleri tam bir aymazlıktır. İstanbul Sözleşmesi’nin daha etkin
uygulanması demek cinayetlerin artması demektir. Tüm erkeklerin potansiyel
suçlu ve sapık olduğu önyargısı ile hazırlanan bu cinsiyetçi sözleşme, kadın ve
erkeği birbirine düşman etmekten başka işe yaramıyor. Aile kurumuna en büyük
zararı veren LGBT’nin eşcinselliğin yaygınlaşmasına sebep olan bu sözleşmenin
olumsuz etkileri yaygınlaştıkça duyarlı çevrelerden tepkiler gelmeye başladı.
Milli ve manevi konularda gerçeği söylemekten asla
çekinmeyen, ‘önce ahlak ve maneviyat’ prensibini benimseyen MİL-DİYANET SEN
olarak; Cumhurbaşkanı’mız ve TBMM Başkanı’mızdan İstanbul Sözleşmesi’nin
ivedilikle İPTAL edilmesini talep ettiğimizi, Kamuoyuna saygılarımızla arz
ederiz.