Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu hafta hazırlanan Cuma Hutbesi'nde "Kudüs İslam Yurdudur" konusu ele alındı.
Her cuma olduğu gibi bu
cuma günü de Müslümanlar camilere akın ederek cuma namazını idrak etti. Şubat
ayının ilk cuması için Ulu Camiide okunan Cuma Hutbesinde Kudüs'ün Müslümanlar
için önemine vurgu yapıldı.
Ulu Camii’nde cuma
hutbesini okuyan İmam Mehmet Bingöl, Kudüs'ün Müslümanlar için önemine değinerek,"Bir
gün Meymûne annemiz Peygamberimize, 'Beytu'l-Makdis hakkında bize ne dersin'
diye sordu. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle cevap verdi:
'Orası mahşer yeridir, dirilişin gerçekleşeceği yerdir. Gidin ve orada namaz
kılın! Çünkü orada kılınan bir vakit namaz, başka yerde kılınan bin vakit namaz
gibidir.' Hz. Meymûne, 'Peki oraya gidecek imkân bulamazsam' diye sorunca
Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: 'Kandillerinde
kullanılmak maksadıyla oraya zeytinyağı gönderirsin. Böyle yapan da oraya
gitmiş gibi olur.' buyurmaktadır." ifadelerini kullandı.
Kudüs'ün birçok
Peygamberin hatırasını taşıdığın ifade eden Bingöl, "Kudüs, insanlığın en
köklü mirasına şahitlik eden cihanşümul bir değerdir. İmanlı bir duruşun, vahye
sabitlenmiş bir istikametin ve muhabbete dayanan bir yönelişin sembolüdür. Nice
peygamberin aziz hatırasını taşıyan bir İslam şehridir. İlk kıblemiz olan
Mescid-i Aksâ oradadır. Sevgili Peygamberimiz, hutbemin başında okuduğum
hadisi-i şerifte şöyle buyurmaktadır: 'Yeryüzünde ibadet gayesiyle sadece üç
mescid için yolculuğa çıkılır: Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i
Aksa'dır' Kudüs, 'dârü's-selâm' diye anılır, yani barışın şehridir. Kudüs,
Müslümanların hâkimiyetinde asırlarca özgürlüğün ve adaletin sembolü olmuştur.
Sadece müminlerin değil, herkesin ibadetini rahatça yapabildiği, huzur içinde
yaşayabildiği bir belde olarak yönetilmiştir." şeklinde konuştu.
İşgal edildiği günden beri
Kudüs'te, huzur ve barışın unutulduğunu vurgulayan Bingöl,"Kudüs mahzundur.
Avlusundan eksik olmayan çatışma, hakaret ve zulümlerin gölgesinde, Mescid-i
Aksâ mahzundur. Aslında bu işgal, müminlerin birliğini, beraberliğini ve
mukaddes değerlerini hedef almaktadır. Müslümanların öz vatanlarında, kendi
camilerinde ibadet etmelerine engel olunmaktadır. Hâlbuki Allah'ın mescitlerine
zarar veren ve müminleri ibadetten alıkoyanlar hakkında Kur'an-ı Kerim'de şöyle
buyrulmaktadır: 'Allah'ın mescitlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve
onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların
oralara ancak korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada zillet,
ahirette ise büyük azap vardır."
Filistin'i ve Kudüs'ü
işgal etmenin aslında sadece bu bölgede değil, bütün yeryüzünde kaos çıkararak
barışa izin vermemek anlamına geldiğini belirten Bingöl, "Kudüs'te
kargaşayı körüklemek ve savaştan beslenmek, aslında insaf, vicdan ve merhamete
sırtını dönmektir. Kudüs gibi tarih boyunca insanlığı kucaklayan bir şehirden
Müslümanları çıkarmaya çalışmak, aslında tüm insanlığın hukukunu ve şerefini
tanımamak demektir. Mazlumların feryadı arşa uzanırken, yegâne çözüm ümmet-i
Muhammed'in bir araya gelerek zulme ve işgale karşı çıkmasıdır. Zira imanlarını
ve imkânlarını bir araya getirdiklerinde, Müslümanlar dünyanın en adil ve
merhametli gücünü oluşturacaktır. Hakkaniyet ve güven arayan insanoğlunun ortak
umudu olacaktır. Unutmayalım ki Kudüs, ümmet-i Muhammed için, çiğnenen harîm-i
ismetini ve dağılan vahdetini kurtarma vesilesidir. Ama aynı zamanda Kudüs, viran
olan yeryüzü yurdunu, dört bir köşesinden kan ve gözyaşı akan dünyamızı ıslah
etme davasıdır." şeklinde konuştu.
Kudüs'ün, İslam yurdu
olduğunun altını çizen Bingöl, "Kudüs, Müslümanlara aittir. Aziz
milletimiz, Kudüs'e sevdalıdır; Mescid-i Aksâ'yı canından ve malından daha aziz
bilmektedir. Dün olduğu gibi bugün de milletimizin desteği ve yardımı,
yıllardır Mescid-i Aksâ'nın muhafızlığını yapan Filistinli mazlum
kardeşlerimizin yanındadır." dedi.