Fakir ve muhtaçlar ile zenginler arasında köprü vazifesi gören Bingöl Umut Kervanı Derneği Başkanı Mehmet Tamaç, "Manevî değerlerimizi yeniden sahiplenmek ve infak ruhunu geliştirmek mecburiyetindeyiz." dedi.
Yaptığı hayırlı hizmetlerle adını duyuran Umut Kervanı
Vakfı Üyesi Bingöl Umut Kervanı Derneği, fakir ve muhtaçlara umut olmaya devam
ediyor.
Her geçen gün çalışma halkalarını genişleten Bingöl Umut Kervanı Derneği, mazlum ve muhtaçların adeta umudu haline gelerek; yardımlarla muhtaç, kimsesiz, fakir ve yetimlerin ihtiyaçlarını hafifletmenin gayreti içerisinde çalışmalarını yürütüyor.
Fakir ve muhtaçlar ile zenginler arasında köprü vazifesi gören Bingöl Umut Kervanı Derneği, kentteki yardıma muhtaç insanlara kardeşlik elini uzatmaya devam ediyor.
Bingöl Umut Kervanı Derneği eylül ayı faaliyet raporunu açıkladı
Yapılan çalışmalarla ilgili yazılı açıklama yapan Bingöl Umut Kervanı Başkanı Mehmet Tamaç, "Hamdolsun Eylül ayında da yoksul ve yardıma muhtaç ailelerimizi yalnız bırakmadık. Hayırsever ve gönlü zengin insanımızın bize tevdi ettiği emanetleri, ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. Az veya çok, miktarı ve cinsi ne olursa olsun, yaptığımız her yardımı siz değerli halkımız ile paylaşmayı bir görev olarak addediyoruz. Derneğimizin hem açıklık ve şeffaflık prensibi gereği, hem de teşvik edici olması açısından, yaptığımız yardımların türü ve miktarını kısa bir rapor şeklinde kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz. Eylül ayında 57 aileye 14 bin 319 TL değerinde ayni ve nakdi yardımını yaptık. 13 aileye 1.519 TL gıda yardımı, 26 aileye 11.850 TL nakdi yardım, 18 aileye 950 TL tutarında kırtasiye yardımı olmak üzere toplamda 14.319 TL tutarında yardım gerçekleştirdik." dedi.
İnfak ruhunu geliştirmeliyiz
Paylaştıkça mutlu olan ve verdikçe zenginleşen anlayışı yeniden tesis etmemiz gerektiğine vurgu yapan Tamaç, şöyle devam etti:”Kapitalist sistemin insanı oburlaştırdığı, doymak bilmez bir canavara dönüştürdüğü ve sosyal yaşamı adeta felç ettiği bir dönemde, manevî değerlerimizi yeniden sahiplenmek ve infak ruhunu geliştirmek mecburiyetindeyiz. Zira bu sistem, insanları hem bireyselleştiriyor hem de bencilleştiriyor. Sadece kendini düşünen, etrafında olup bitenden habersiz, çevresine karşı duyarsız ve sosyal sorumluluklarının farkında olmayan tehlikeli bir nesil üretiyor. Bu anlayış, birçok değerimizi örselediği gibi, karşılıksız verme, paylaşma, sadaka ve infak ruhunu da büyük ölçüde tahrip ediyor. Oysa bizler, mutluluğumuzu başkalarının mutluluğunda bilen; sıhhat ve selametliğimizi, toplumun bir bütün olarak topyekûn selametinde arayan iman ve infak medeniyetinin mensuplarıyız. Hal bu iken; sosyal konumumuzu yeniden gözden geçirmeli, 'Paylaştıkça mutlu olan ve verdikçe zenginleşen' anlayışı, hep birlikte yeniden inşa etmenin çaba ve gayreti içerisinde olmalıyız. Bu çalışmalarda emeği geçen herkesten Allah razı olsun.”