Güneş ışınlarına çok fazla maruz kalmak, koruyucu kıyafetler ve kremler kullanmamak erken yaşlanmayı, cilt hasarlarını ve cilt kanserini beraberinde getirebiliyor.
Güneşe karşı hassasiyeti olan kişilerin de güneş ışınlarının kuvvetli olduğu bu dönemlerde özellikle dikkatli olmaları gerektiğine dikkat çeken Uz. Dr. Füsun Bilgin Karahallı, güneşin cilde etkileri, neden olduğu hastalıklar ve güneş koruyucu kremler hakkında bilgi verdi.
Güneş ışınlarının cilt üzerinde pek çok önemli fonksiyonunun bulunduğunu belirten Bilgin, ancak özellikle son yıllarda deri üzerine olan olumsuz etkilerinin fark edilmesiyle beraber güneşten korunmanın gerekliliğinin ortaya çıktığını belirtti.
Bilgin, "Güneşten gamma ışınları, X ışınları, ultraviyole ışınlar (UV), gün ışığı, kızıl ötesi ışınlar (infrared),radyo dalgaları ve mikrodalgalar halinde ışınlar yayılmaktadır. UV ışınları dışındakiler dünya üzerinde çok küçük miktarlarda bulunduğu ve enerjileri düşük olduğu için cilde önemli bir etki etmemektedirler. Cilde direkt etkisi bulunanlar daha çok UV ışınlarıdır." dedi.
UV ışınlarının kendi aralarında üç alt gruba
ayrıldığını bilgisini paylaşan Bilgin, şunları söyledi: "UVA: deride
dermis tabakasına kadar ulaşabilir. Camdan geçer. Kızarıklık yapıcı (eritematojenik)
ve kanser yapıcı (karsinojenik) etkileri vardır. Bronzlaşmaya neden olur. UVB:
ozon tabakasında kısmen tutulur. Camdan geçmez. UVA gibi kızarıklık ve kanser
yapıcı etkileri vardır. Bronzlaşmaya neden olur. UVC: ozon tabakasından emilir,
yeryüzüne ulaşmaz."
Açık tenliler ve çocuklar özellikle korunmalı
Güneş ışınlarının cilde verdiği hasarları etkileyen
bir takım faktörlerin olduğunu belirten Bilgin, "Güneşe maruz kalan
kişinin deri tipinin açık ya da koyu olması oluşabilecek hasarın boyutunu etkilemektedir.
Açık tenli bir kişi güneş ışınlarına karşı daha hassas olmaktadır. UV
ışınlarının en yoğun olduğu öğle saatlerinde, ışınlara çok uzun süre maruz
kalınması sonucu ışınlar vücutta birikici etki yaparak cilt hasarına neden
olmaktadır. Direkt ışınların haricinde asfalt, kum ve kar ile yansıyan
ışınlarda cilde hasar vermektedir. Kişinin yaşadığı coğrafi bölge; Ekvatora
yakın olması veya yüksek rakımlı bölgeler yine güneş ışınlarının zararlı
etkilerini yükseltmektedir. Güneş ışınlarının en çok etkilediği ve en çok
korunması gereken grup çocuklardır." diye konuştu.
Bilgin, güneş ışınlarının deri üzerindeki olumsuz etkilerini şöyle sıraladı:
Fotokarsinogenez: DNA hasarı, serbest radikaller ve bazı sitokinlerin (hücrelerin bağışıklık fonksiyonlarını sağlayan proteinler) salınımıyla olmakta ve deri kanserleri oluşabilmektedir.
Foto yaşlanma: En erken bulgusu deride renk değişiklikleri (açık ya da kahverengi lekelenmeler), kırışıklıklar, deride kabalaşma, son aşamalara gelindiğinde deri atrofisi ve elostoz denilen ciltteki elastik liflerde meydana gelen bozulmalardır.
Bağışıklığı baskılama: Hücresel bağışıklıkta
baskılanmaya neden olmaktadır.
11.00 ve 15.00 saatleri en riskli zamanlar
UV ışınlarının dünyaya ulaşmasını etkileyen çeşitli
etmenlerin bulunduğunu ifade eden Bilgin, "Güneşin yüksekliği; 11.00-15.00
saatleri arasında günlük UV'nin yüzde 60'ı yere ulaşmaktadır. Bulunulan
bölgenin ekvatora yakınlığı ve ya deniz seviyesinden yüksekliği; her bin metre
yükselmeyle UV ışınlarının etkisi yüzde 10-12 artmaktadır. Güneş ışınlarının
yansımaları; kar, kum ve denizden önemli derecede yansıma olmakta ve UV
şiddetini artırmaktadır. Bulutların UV filtre edici etkisi çok değişkendir.
İnce bulutlar hemen hemen hiç filtre görevi göremezken, kalın bulutlar önemli
derecede filtreleyebilmektedir Gölgede durmak güneşten direk gelen UV'yi
engellese de gökyüzünde dağılan UV'ye engel olmamaktadır. Pencereler UVB'yi
etkili bir şekilde filtrelese de UVA'yı geçirir. Giysiler güneş koruyuculara
göre daha güvenilirdir. Derinin hangi bölgelerinin korunduğu açıkça görülebilir
ve giysiler ıslanmadığı sürece zamanla koruma miktarı azalmamaktadır."
ifadelerini kullandı.