Ramazan ayı denilince akla gelen ibadetlerden ve en önemli sünnetlerden birinin itikaf olduğunu belirten İlçe Müftüsü Muharrem Dutar, Unutulan bu güzel sünnetinin ihya edilmesi gerektiğini söyledi.
Ramazan ayının en önemli sünnetlerden birinin itikaf
olduğunu belirten İlçe Müftüsü Muharrem Dutar, “Unutulan bu güzel sünneti ihya
adına Solhan’da tekrar gündeme getirmek istedik. Kadir Gecesini yakalamak ve
değerlendirmek, kullukta derinleşmek için itikaf sünnetini kaçırmamak
gerekir.”dedi.
“İtikaf, adeta bir Müslüman’ın kulluk kampına
girmesidir. Ruhunu takviye etmesi, bayrama arınmış ve temizlenmiş bir şekilde
girmek için tefekkür ve tezekkür temposunu artırmasıdır.”diyen Müftü Dutar,”
Bin aydan daha hayırlı olan, senenin en zirve günü Kadir Gecesini dolu dolu
geçirmek için uygulanmış nebevi bir adettir. İtikaf, kulluk standardımızı
yükseltmek ve imâni duruşumuzu netleştirmektir. Safımızı belirleyip istikamet
üzere olduğumuzu tescillemektir. Bu uygulama müslümanı fabrika ayarları
diyebileceğimiz fıtratına ve özüne yöneltecektir. İtikaf sözlükte; bir şeye
devam etmek, insanın kendisini bir yerde alıkoyması, bir yere kapanıp ibadetle
meşgul olması anlamındadır. Dinimizdeki anlamı ise bir mescitte/camide Allah’ın
rızasını kazanmak için belli âdâb içerisinde bir müddet kalmaktır. İtikafa
girene "mu’tekif” veya "âkif” denir. İtikaf meşru bir ibadettir.
Sünnet-i kifayedir. Peygamber Efendimiz(s.a.s.) Medine’de hicretin ikinci
yılında Ramazan orucunun farz kılınmasından itibaren ömrünün sonuna kadar her
Ramazan ayının son on gününde itikafa girmiştir.
Peygamber Efendimiz(s.a.s.)’e Medine hayatı boyunca
on sene hizmet etme şerefine nail olan ve Peygamber Efendimiz(s.a.s.)’den en
çok hadis rivayet edenlerden biri olan Enes b. Mâlik (r.a.) ile ashabın en
güzel Kur’an okuyanlarından biri olan Übey b. Ka’b (r.a.) ise Peygamber
Efendimiz(s.a.s.)’in itikafları ile ilgili şöyle demişlerdir: "Rasûlullah
(s.a.s.) Ramazanın son on gününde itikafa girerdi. Fakat bir sene (seferde
olduğu için) itikafa giremedi. Ertesi sene 20 gün itikafa girdi.” (Ebû Dâvûd,
Savm, 77.)
Amellerin En Faziletlisi
Tâbiînin büyük alimlerinden İbn Şihâb ez-Zührî’nin
ifade ettiğine göre itikaf amellerin en şereflisidir. Çünkü itikafa giren kimse
geçici bir zaman için de olsa dünya meşgalelerinden uzaklaşır, kendini tamamen
Allah’a verir, Oruçlu olur. Mescidde namazı beklemekte olduğu için daima namaz
kılıyormuş gibi sevap alır. Vaktini ibadet ve taatla, Allah’ı zikrederek,
Kur’an-ı Kerim okuyarak ve benzeri faydalı şeylerle geçirir. Lüzumsuz, dünya ve
ahireti için faydasız şeylerden uzak durur.
Sahabe-i kiramın âlimlerinden Abdullah İbn
Abbas(r.a)’ın talebesi ve İmam Azam(r.h.)’ın hocalarından olan Atâ b. Ebî Rebah
der ki: "İtikafa giren, büyük bir kimsenin kapısına bir ihtiyaç için defalarca
gelip duran kimse gibidir. İtikafa giren kimse (lisan-ı haliyle Rabbim) beni
bağışlayıncaya kadar buradan ayrılmayacağım.” der.( Nûru’l-îzâh, s. 143)
İtikafa erkekler, içerisinde cemaatle beş vakit
namaz kılınan camide girerler. Kadınlar ise evlerinin bir köşesinde, namaz
kıldıkları odalarında girerler.
İtikafın
Şartları
Diğer ibadetlerin olduğu gibi itikafın da birtakım
şartları vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1- Niyet: Niyet diğer ibadetlerde şart olduğu gibi
itikafda da şarttır. Niyet etmeksizin camide beklemek itikaf yerine geçmez.
2- Mescid/cami: Erkeğin beş vakit cemaatle namaz
kılınan mescide/camide itikafa girmesi. İtikafın en faziletlisi Mescid-i
Haram’da, sonra Mescid-i Nebevî’de, sonra Mescid-i Aksâ’da olandır. Diğer
mescidlerdeki fazilet cemaatin çokluğuna göre değişir.
3- Oruç: Vacip olan itikaf için şarttır.
4- Kadınların hayız ve nifastan temiz olmaları. Cünüblük oruca mani olmadığı için taharet,
vacib olan itikafta bile şart değildir. Onun için itikafa giren mescid içerisinde
ihtilam olursa itikafı bozulmaz.
İtikafın Zamanı
Vacip ve müstehap olan itikaflar için belli bir
zaman yoktur. Vacip olan itikafı adağı yerine gelince yapar. Müstehap olan
itikafı ise istediği zaman yapar. Sünnet olan itikafın ise Ramazanın yirmisinde
başlayıp sonuna kadar devam ettiği için zamanı muayyendir, belirlidir. Ayrıca
vacip olan itikaf bir günden az olamaz. Müstehap olan itikaf her vakitte
olabildiği gibi, istediği kadar da yapılabilir.
Rüknü,
Hükmü, Adabı
İtikafın
rüknü: Belirli bir mescide/camide beklemektir.
İtikafın
hükmü: Sevap elde etmektir.
İtikafın
âdâbı: İtikafta hayır söylemek, sünnet olan itikafa
geciktirmeden Ramazanın son on gününde girmek, Allah’ı zikretmeye, Kur’an-ı
Kerim tilavetine, hadis ve siyer gibi faydalı şeyler okumaya devam etmek.
İtikafa giren kimse bulunduğu mescidden ancak şer’î, tabiî ve zarurî bir
ihtiyacı için dışarı çıkabilir. Böyle bir ihtiyacı olmadan mescidden çıkarsa
itikafı bozulur.”dedi.
Son olarak Müftü Dutar,”Unutulan bu güzel sünneti ihya adına Solhan’da tekrar gündeme getirmek istedik. Kadir Gecesini yakalamak ve değerlendirmek, kullukta derinleşmek için itikaf sünnetini kaçırmamak gerekir. Talep edilmesi halinde Hidayet Camii’nde isteyen vatandaşlarımız itikafa girebileceklerdir. İtikafa girmek isteyen vatandaşlarımızın cami görevlileri ile iletişime geçmeleri yeterlidir.” dedi.