Ramazan ayı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Bingöl Üniversitesi İlahiyat Dekanı Prof. Dr. Hakan Olgun, Ramazan ayının arınma ve her açıdan bir fırsat ayı olarak görülmesi gerektiğini söyledi.
Ramazan ayı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan
Bingöl Üniversitesi İlahiyat Dekanı Prof. Dr. Hakan Olgun, "Bizler ramazan
ayını arınma ayı olarak tüm yapmış olduğumuz günahlardan temizlenme ve bir
fırsat ayı olarak düşünmeli ve buna göre idrak etmeliyiz." dedi.
Ramazan ayının ibadetle geçirilmesi gerektiğini belirterek önemli tavsiyelerde bulunan Olgun, bu ayın bir diyet ayı olarak görülmemesinin ehemmiyetine değindi.
Olgun, "İnsanoğlunun hayatı boyunca işlemiş
olduğu günahlardan, Ramazan vesilesiyle, Ramazan orucu hissiyle, adeta kızgın bir kuma ayakaltını yakma
sırasında vermiş olduğu ıstıraba eşdeğer bir şekilde günahlarından arındığı
anlamına gelmektedir. Bu anlamda ramazan tıpkı kızgın kumun yaktığı gibi insanın
işlemiş olduğu günahlarını fıskı, fücuru ve masiyeti tümünü yakan, ortadan
kaldıran bir ibadet olarak karşımıza çıkmaktadır." dedi.
"Ramazan ayı Kur'an ayıdır"
Ramazan ayını kıymetli kılan en önemli hususlarından
bir tanesinin Kur’an’ın bu ayda indirilmesi olduğunu vurgulayan Olgun, "Ramazan
ayının son on gününde aranması gereken Kadir Gecesi'nde malum olduğu üzere
Kur’an-ı Kerim ilk vahiyle Hazreti Peygamber’e (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
inzar oluyor. Böylece ramazan ayı Kur’an ayı oluyor. Ramazan ayında okunan
Kur’an mukabeleleri önemlidir. Mukabele olarak Kur’an’ın yüzünden okunmasının
yanı sıra aynı zamanda mesajının, içeriğinin idrak edilmesi için de bir vesile
olması gerekiyor. Yani Kur’an’ın metninin yanı sıra mealinden de okumaya,
anlamaya çalışmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Ramazan aynı zamanda zekât ayıdır"
Olgun, sözlerini şöyle sürdürdü:"Ramazanın
Kur'an ayı olmasının yanı sıra ramazanın bir diğer özelliği ise zekât ayı
olması. Tabii zekât bir takvim yılı geçen zekât nisabı düşen mallardan
veriliyor. Müslümanlar genellikle ramazan ayına denk getirilmesi mümkün.
Ramazan ayı içerisinde zekâtların verilmesi ve oruçlu bir ortamda fakir,
fukaraya, muhtaç insanlara ulaştırılması bin kat daha önemini artırıyor zekât
ibadetinin. Hem alan ve veren için daha anlamlı oluyor."
"Her Müslüman’a yapılan ikram bir infak mesabesindedir"
Her Müslüman’a yapılan ikramın bir infak mesabesinde
olduğunu dile getiren Olgun, "Aile ortamında, eş, dost, akraba çevresinde
oluşturduğumuz bir iftar sofrası bile bir infak kavramı ile izah etmek mümkün.
Her Müslüman’a yapılan ikram bir infak mesabesindedir. Ramazan sadece zengin
sofraları değil, sadece fakir sofraları da değil, zengin, fakir tüm
Müslümanların bir araya geldiği, infak duygusunun öne çıktığı güzel bir buluşma
fırsatı açısından da bir ehemmiyete haiz olduğunu görüyoruz." şeklinde
konuştu.
"Ramazan ayı bir diyet ayı değildir"
Ramazan ayının bir diyet ayı olmadığının da altını
çizen Olgun, "Ramazan ayı ne yazık ki bir diyet ayı, medya diliyle
söyleyecek olursak detoks ayı… İşte fazla kilolardan arındırma adeta vesilesi
olarak düşünülüyor. Bu şekil düşünmek İslami bir düşünce değil, Ramazan bir
diyet ayı değildir. Bu ayın kesinlikle bir kilogram verme olarak düşünülmesi
kanaatimce ibadet yönünü kaçırmamıza sebebiyet verecektir." diye konuştu.
"İftar ve sahur saatlerinin ibadetle değerlendirilmesi gerekir"
Ramazanın iftar ve sahur bereketinden istifade
edilmesi gerektiğini dile getiren Olgun,"Ramazanda hem iftarın hem sahurun
bereketinden istifade etmemiz gerekiyor. Bu ayda tavsiyem; iftar ve sahur
saatleri ramazanın en güzel saatleridir. İftira yaklaşan saatler, sahur
saatleri, Kur'an'ın, ibadetin, duanın ve
zikrin artırılması gereken saatleridir. İftar ve sahur saatlerinde birtakım
televizyonlar ekranlarında Ramazan programları adıyla yeme, içme etkinlikleri
yapan, bu akşam ne yesek, sahurda ne
yapsak tarzı aslında çok da İslami ahlaka uymayan, Ramazanın özünü isabet
ettirmekten uzak olan bu tür programlar yerine, iftara yakın saatlerde, sahur
saatlerinde namazı, mümkün olduğunca iftara yakın saatlerde Kur’an’ı daha fazla
okuyarak gece namazlarını daha fazla artırarak, daha fazla Kur'an ile hemhal
olarak geçirmek lazım."
"Orucu uykuya tutturmamak lazım"
Olgun, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bu mübarek
ayda Müslüman toplumların malayani işlerden uzak durması gerekir. Orucu uykuya
tutturmak. Bizim ülkemizde çok yaygın bir uygulamadır, ne nazik ki gece mümkün
olduğunca ayakta geçirmek, sahur vaktine kadar oturmak. Sahurdan sonra sabah
namazı vakti geliyor. Sabah namazına kadar oturmak ve sabah namazından sonra
öğle vaktine kadar uzun bir uyku süreci, ramazanı idrak etmiş bir insanın
yapması gereken bir uygulama değildir. Tam tersine ramazanda daha fazla uyanık
olmak lazım. Hem gecesi ve hem de ramazan gündüzünde uyanık olmak
gerekir."
"Her açıdan bir fırsat olarak görmek gerekir"
Ramazan ayını her açıdan bir fırsat olarak görmek
gerektiğini vurgulayan Olgun, son olarak şunları kaydetti:"Bir dahaki
ramazana yetişeceğimize dair kimsenin bir garantisi yok. Allah Resulünün
buyurduğu üzere, ‘Kim ki ramazan orucunu hakkıyla tutarsa onun bütün geçmiş
günahları af olunur.' hükmü gereğince buna iman etmiş olarak bu ayı arınma ayı
olarak, tüm yapmış olduğumuz günahlardan temizlenme ayı olarak, büyük bir
fırsat ayı olarak düşünmeli ve buna göre idrak etmeliyiz."