Bingöl Umut Kervanı, 0cak ayında 97 aileye 13 bin 490 TL değerinde ayni ve nakdi yardımında bulundu.
Yaptığı hayırlı
hizmetlerle adını duyuran Umut Kervanı Vakfı Üyesi Bingöl Umut Kervanı İnsani
Yardım ve Eğitim Kültür Derneği (Bingöl Umut Kervanı Derneği), 2019 yılı Ocak
ayına ait faaliyet raporlarını açıkladı.
Her geçen gün
çalışma halkalarını genişleten Bingöl Umut Kervanı Derneği, mazlum ve
muhtaçların adeta umudu haline gelerek; yardımlarla muhtaç, kimsesiz, fakir ve
yetimlerin ihtiyaçlarını hafifletmenin gayreti içerisinde çalışmalarını
yürütüyor.
Fakir ve
muhtaçlar ile zenginler arasında köprü vazifesi gören Bingöl Umut Kervanı
Derneği, kentteki yardıma muhtaç insanlara kardeşlik elini uzatmaya devam
ediyor.
97 Aileye 13 Bin 490 TL Yardım Yapıldı
Yapılan
çalışmalarla ilgili yazılı açıklama yapan Bingöl Umut Kervanı Yönetim Kurulu
Üyesi İlhami Demir “Ocak ayında 97 aileye 13 bin 490 TL değerinde ayni ve nakdi
yardımını yaptık. 68 aileye 4 bin 95 TL değerinde gıda, 11 aileye 6 bin 700 TL
nakdi, 1 aileye 80 TL Kırmızı Et, 10 aileye bin 650 TL kahvaltılık bal, 7
öğrenciye 965 TL giyime aracı olma yardımında bulunduk” dedi.
İnfak Kibri Ortadan Kaldırır
Kardeşliğin en
önemli vasıtalarından birinin infak olduğunu ifade eden Demir, “Kur'an'da
genellikle iyiliklerin sevabı bire on olarak gösterildiği halde, Allah yolunda
yapılan infakın sevabının bire yedi yüz ve daha üstü olduğu bildirilmiştir. Bu
da infakın Allah katındaki değerini gösterir. Şüphesiz infakın birçok faydası
bulunmaktadır. Bu faydaların başında, infak eden kişinin başkasına karşılıksız
yardımda bulunmanın iç huzurunu yaşaması gelir. Diğer taraftan infak sayesinde
kişi kibir, gurur, cimrilik ve bencillik gibi dinimizce yerilen kötü
vasıflardan kurtulur” diye konuştu.
Sadaka İhtiyaç Sahibi Olan Herkese Verilir
Sadakanın ideal
İslam toplumunda denge unsuru olduğunu belirten Demir, “Ey Âdemoğlu!
İhtiyacından fazla olan malını sadaka olarak vermen, senin için iyi; vermemen
ise kötüdür. İhtiyacına yetecek kadarını elinde tutmandan dolayı ayıplanmazsın.
İyiliğe, geçimini üstlendiklerinden başla. Veren el, alan elden daha
üstündür." (Müslim, Zekât, 97; Tirmizî, Zühd, 32) Kur'ân'da infak (Allah
yolunda harcama) kavramının içerisinde yer alan ve Hz. Peygamber'in ciddi bir
şekilde sürdürdüğü ve tavsiye ettiği bir sünnet olan sadaka, ideal İslam
toplumundaki önemli bir denge unsurudur. Zaman kısıtlaması olmaksızın her an
uygulanabilen bir fiil olması hasebiyle de muhtaçların ve fakirlerin devamlı
surette gözetilmesini, açlığın ve ondan doğacak hırsızlık, isyan gibi
kötülüklerin önlenmesini ve nihayetinde toplumsal bir huzur ortamının
oluşmasını temin eden bir ibadet hüviyetindedir. Öte yandan İslamiyet'in sadaka
konusunda insanlar arasında bir ayrım gözetmeden, ihtiyacı olan herkese, hatta
her şeye yardım edilmesini öngören yaklaşımı da evrensel bir tavır olarak
karşımızda durmaktadır. Bu konuda şu ayetin nüzulünden sonra Hz. Peygamber'in
sadaka uygulamasını değiştirmesi önemlidir: “Onları doğru yola götürmek sana ait
değil. Fakat Allah dilediğine doğru yolu gösterir. Hayra ait bir şey verirseniz
bunun faydası size. Zaten yoksullara vermeniz de ancak Allah rızası içindir.
Hayır yapmak için verdiğiniz şey, size fazlalaştırılır ve siz zulüm
görmezsiniz. (Bakara, 2/272)” Bu ayet gelene kadar Hz. Peygamber'in,
Müslümanlardan başkasına sadaka verilmemesini emrettiği bilinmektedir. Fakat bu
ayetin nüzulünden sonra Hz. Peygamber, el açan herkese, inancını
sorgulamaksızın sadaka verilebileceğini bildirmiş ve bizzat kendisi de bunu
uygulamıştır. Kısacası İslamiyet’in yardımlaşma anlayışında evrensel bir
kriterinin olduğu sabittir. Özetlemek gerekirse sadakanın, İslamiyet’in
öngördüğü toplum yapısını ayakta tutan, kardeşlik duygularını sağlamlaştıran,
dünyanın cazibesine kapılmamayı salık veren bir felsefenin ürünü olarak ortaya
çıktığını ve bir Müslüman'ın hayatının temel kurallarından olması gereken
‘çevresini gözetme' ilkesinin paralelinde asırlarca devam edip günümüze
taşındığını söyleyebiliriz. Bu çalışmalarda emeği geçen herkesten Allah razı
olsun” şeklinde konuştu.