Solhan Belediyesi ile Tavz-Der tarafından düzenlenen "Şuurlu Gençlik" konulu konferansa konuşmacı olarak Bingöl Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Abdullah Taşkesen ile Bingöl Üniversitesi Akademisyen İbrahim Dağılma katıldı.
Solhan
Belediyesi ile Tavz-Der tarafından Kültür Merkezinde düzenlenen "Şuurlu
Gençlik" konulu konferansa İlçe Müftüsü Muharrem Dutar, kanat önderleri,
STK Temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.
Gençlerin
bilinçlenmesi hakkında konuşma yapan Bingöl Üniversitesi Genel Sekreteri Prof.
Dr. Abdullah Taşkesen; “Biz toplum olarak genç kelimesini kullanırken yaş
evresini kullanırız. Benim alanım siyaset bilimi ve sosyoloji, siyaset sosyologu,
siyaset profesörüyüm aslında. Genç kelimesini kullanırken yaş evresine sosyal
psikologlar farklı kullanırlar. Bazen 20 yaşında bir genç üniversiteli 1 veya
2’nci sınıfta olur. Ödevi vardır, dersi vardır, sorunları vardır, bizim odamıza
geldiği zaman şöyle kullanılır. Hocam hayat beni çok yordu, çok yoruldum. Sanki
75 yaşında emekli olmuş gibi şimdi bu adam gençtir. Bu emekli olsun gitsin
bazen bakıyorum 80 yaşında sanki bir 20 yaşındaki bir gencin enerjisi var. Ben
ömrümün bu son deminde bu gençler için ne yapabilirim. Bu enerjiyi yaşıyorsa
benim için genç budur. Bir tanesi zeki, diğerleri genel ruhi ve dış faktör bir
süreç var. Ben bu gençleri gördükten sonra konuşma formatımı değiştiriyorum.
Ben 3 konuda gençlerin bilinçlenmesini kabul eden sıralamayı zikretmek isterim.
Bunun nedenlerinden birincisi aile bir sosyologla toplumsallaşma, kültürleşme,
sosyalleşme, medenileşme, çağdaşlaşma, muasırlaşma kavramlarını kullanırken bu
3 kelimeyi iş yaparız birincisi ailedir. Aile gencin bilinç seviyesini en temel
karşı olarak zikreden birincil odak noktasıdır. Şimdi anne, babanın şuur ve
bilinç seviyesi yetiştirmekte olduğu gencin şuur ve bilinç seviyesine
aktarılır. Bu ailede olur, bunu aile yapamazsa ikinci bir can simidi ikinci bir
cankurtaran devreye giriyor. Bu da okuldur, okul öyle bir sosyalleşme odağıdır
ki; af edersiniz bu hayvanlardaki kuluçka gibidir. Köyde yaşayan arkadaşlarımız
bilirler. Bize fen tabiat bilgisi dersinde öğrettiler. Bir tavuğun civciv
yapabilmesi için o yumurtanın başında 20 gün durması lazım işte okul tıpkı bu
kuluçka gibidir. Bilinçli şuurlu geleceği idrak eden, geleceği düşünebilen
muallim dediğimiz öğretmenlerden mücehhez kılınmış bir eğitim yuvası geleceğin
can kurtarıcısı olan gençlerin bilinçlenmesi için birebir teşhis ve birebir en
can kurtarıcı odak noktasıdır.”dedi.
Gençlik ve
hayat konusunda sunum yapan Bingöl Üniversitesi Akademisyen-Yazar İbrahim
Dağılma,“Hocamız güzel bir tablo çizdi. Fikri alanında olarak biraz daha
toplumsal boyutunu, sosyal boyutunu, okul aile ve arkadaş ilişkisi çerçevesinde
gençlerimizin nasıl görmesi noktasında bize güzel bir sunum yaptılar. İnşallah
ben biraz daha spontane konuşmaya çalışacağım. Gençlik ve hayat belki de en son
gittiğimiz noktadan değil de en başta burada başlamamızın gerektiğini
düşünüyorum. Biz gençliği nasıl görüyoruz ve gençler bize ne hatırlatıyor?
Aslında içinizde olanlar bilirler gencin asıl telaffuzu kenz’dir. Yani genç
kelimesi kenz kelimesinde gelir hazine demektir. Yani toplumun gençleri asıl
okulun hazinesidir. Yağma adına harcanabilecek, ama buradaki harcamadan kasıt
yarınları imar etme adınadır. Yarınları güzelleştirme adınadır. Yarınları
huzurlu bir toplumu oluşturma adınadır. Bakın içinizde anne, baba olanlar daha
iyi bilirler. Evladı hakkında bir olumsuzluk duyduğu zaman sadece üzülürüz.
Aynı noktada kendi evladımız için istemektir. Bu üzüntü birer birer yüreğimizi
yakar. Asıl işte bütün toplumun çocukları bizim evlatlarımız gibi algılamamız
lazım. ona da şuradan başlayalım hayat nedir? Yani hayat nedir sorusuna dair
cevaplarımız neler olabilir. Değerli gençler bir üniversite, özellikle tıp
fakültesini kazanıp doktor olmak mıdır, aslında arkadaşlar bunlar hepsi hayatın
içinde var olan gerçeklerdir. Ama hayatın tamamı değildir. Hayat namazı olmayan
ezanla başlayıp ezanı olmayan namazla biten bir süreçtir. Yani hayat bir ezanla
namaz arasındadır. Biraz daha derin düşündüğümüz zaman bir ezanla bir namaz
arası ama ilk ezanın namazı yoktur. Doğarız kulağımıza ezan okurlar 2'nci namaz
ezanı yoktur. Ölürüz cenaze namazımızı kıldırırlar. İşte hayat bu kadar kısa,
fakat bu kadar kısa olan hayatta Allah bizi sınıyor. Yani hayat sınavın
kendisidir. O yüzden okullarda en çok sınav oluruz. Her dersin öğretmeni bize
sınav yapar. İlkokuldaki, ortaokuldaki, lisedeki, üniversitedeki tabi ben 45
yaşına gelmişim hem bir yandan sınav yapıyorum. Hem bir yandan da şimdi bir
doktora durumu olduğu için sınav oluyorum. Yani neticede hem gelecek manada
Allah’ın bizi sınadığı bir hayattan hem de bizim birbirimizin sınadığımız
hayattan bahsediyoruz. O zaman bu sınavı başarıyla geçirmemiz bizim
elimizdedir. Başarıyla geçirmemiz neye bağlıdır. Allah’ın bize vermiş olduğu bu
nimetleri özellikle akıl ve bilgi nimetini çok güzel kullanmamız lazım. Ne
diyor Allahu Teala bir süresinde “O Allah ki hanginiz daha güzel amel işliyor, denenmek
için hayatı ve ölümü yarattı.” Demek ki arkadaşlar bizim hayattan anlamamız
gereken güzel davranışlardır, güzel kazanımlardır. Bu dünyada bizim en iyi
yardımcımız iyiliktir. Fakat iyiliği yapmamız için de bilgi şarttır.”dedi.