Diyanet-Sen Bingöl Şubesi 3.Olağan Kongresi’nde güven tazeleyen Diyanet-Sen Bingöl Şube Başkanı Mücahit Çelik, yaptığı konuşmada, "Bizler peygamber varisi bir mesleğin emanetçileriyiz." dedi.
Diyanet-Sen Bingöl Şube Başkanı olarak yeniden
Mücahit Çelik seçildi. Diyanet-Sen
Bingöl Şubesi 3.Olağan Kongresi, Diyanet-Sen üyelerinin yoğun katılımıyla
gerçekleşti.
Kur'an-ı Kerim okunmasıyla bağlayan program, Bingöl
Belediyesi Veysel Belgin Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirildi. Tek liste ile
girilen seçimde Diyanet-Sen Bingöl Şube Başkanlığına yeniden Mücahit Çelik
seçildi.
Kongreye, İl Müftüsü Muharrem Genç, Memur-Sen'e bağlı şube ve il başkanları katıldı.
Merkez ve ilçelerden yoğun bir katılımın olduğu kongrede, Diyanet-Sen Bingöl Şube Başkanlığına yeniden seçilen Mücahit Çelik, bir konuşma yaptı.
Çelik konuşmasına, "Değerli kardeşlerim bundan 4 yıl evvel, yine aynı sebeple bir araya gelmiştik. O gün görevlisi kimliğimizin yanında kardeşlerimizi inşa etmek adına önümüze gelen 4 yıllık bir yol haritası koymuş, çilelerle karşılaşabilmeyi göze almış ve sizlerden destek istemiştik. O günlerde konuşulan sorunlarımızın birçoğunu hamdolsun ki bugün konuşmuyoruz. Hatırlayın 4 yıl önce başımızda bir rotasyon sıkıntısı vardı, mücadelesini yaptığımız çözüm yollarını aradığımız sınavsız geçişi sorunumuz vardı. Kur’an kursları için eğitim öğretim yardımı alabilme çabamız vardı. Bayram izinleri ile ilgili sorunlarımız Cuma izinleri ile ilgili engeller vardı. Dini nikah talebimiz vardı. 4/B sözleşmelilerin izin haklarında düzenleme, bütün bayramlarda mesai ücreti gibi dile getirmekten çekinmediğimiz sorunlarımız vardı." diyerek başladı.
"4 yıl sonra yine bir aradayız." diyen
Çelik, "Biraz daha mutlu biraz daha onurlu biraz daha yüklenilmiş görevi
yerine getirebilme özgüvenine sahip, sizden aldığımız gücü kazanıma dönüştürme
haklılığı. Bunun adına sendikalı olmanın, örgütlü bir güçle yol almanın, bir
değil, binlerin gücünü arkamıza almak istiyoruz. İşte bunun adına ‘Sen yoksan
biz bir eksiğiz’ diyoruz." dedi.
"Bizler peygamber varisi bir mesleğin emanetçileriyiz"
Çelik, şöyle devam etti: "Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışmak özveri ister, mücadele ve azim ister. Tarihin her döneminde, din ve diyanete saldırmakla görevli olan şer odaklarının varlığını müşahede ettik. Her dönemde ortaya atılan Ebu Cehillerle karşılaştık. Bizler peygamber varisi bir mesleğin emanetçileriyiz. Peygamber(sav) in emanetini yere düşürmemek için, Kur’an’ın nurunu söndürmemeleri için kendimizi siper ettik. Etmeye de devam edeceğiz."
4 yıllık süre içerisinde diyanete kara çalmaya çalışanlar, türlü
hilelerin yapıldığını ifade eden Çelik,
"Bir sabah uyandığımızda Diyanet İşleri Başkanlığını makam aracı üzerinden
vurmak istediler. Bir sabah uyandığımızda fetva krizini önümüze koydular. Bir
sabah uyandığımızda Diyanet'te faiz var yalanını uydurdular. Diğer taraftan
Diyanet'i kerhaneye benzetmek isteyen âlim görünümlü hainlerin karalama
eğilimini gündem ettiler. Siyonizm
destekli, şer odaklı televizyon kanalında, ahlaksızlığı servis edip, çıplaklığı
dinin vazgeçilmezi haline getirmek istediler. Bütün bunlar yaşanırken din
görevlilerinin en büyük sendikası olan Diyanet-sen kayıtsız kalamazdı. Diyanet bizimdir, diyanetime ve başkanıma
dokunma sloganlarıyla Diyanet İşleri Başkanlığına sahip çıkan, 81 ilde eş
zamanlı eylemler yapan bizlerdik. Çünkü biz biliyorduk ki, Diyanet olmadan,
Diyanet-Sen olmaz. Din görevlileri olmadan bizler olamayız. Kanallarından irin akan Adnan Oktar’ın eylem
kararını verdikten sonra 81 ilde eş zamanlı programlar düzenledik. 1 ay
içerisinde şer odağının hizmetçisi olan Adnan Oktar’a hapishane yolunu açtık.
Unutmayın bu mücadelenin hiçbir yerinde olamayan, bugün her şeyin göbeğindeymiş
gibi davranamaz." diye konuştu.
"İslam davasının hakkını vermek din görevlisinin asli görevidir"
İslam davasına vakfetmek, bu misyonun hakkını vermek din görevlisinin asli görevi olduğuna dikkat çeken Çelik, "Bu dava, ne koltukları işgal etmek için, ne güç gösterisi yapmak için ne de ağlama duvarına dönüştürmek için vardır. Bu dava kardeşinin derdiyle dertlenmek için mazlumun sesi olmak için hakkı batıldan ayırmak için İslam’ın nurunu söndürmemeleri için ilelebet ayakta durmalıdır. Bunu sağlayacak olanlar bizleriz. Geleceğimizi inşa etmek adına önemle üzerinde duracağımız tek şey, tartışmasız olan hususlarımızdır. Sivil toplum örgütleri Memur-Sen ve Diyanet-Sen'den önce yağmalama, kırma, dağıtma olarak bilinen örgütler vardı. Devletin araçlarını yakan, devlete ait mülkü ateşe veren, sokakları yaşanmayacak bir hale getirenler sendikacılık adı altında yağmacılık yapıyordu. Fakat bizler geldikten sonra, edeple hak aranabildiğini, diklenmeden de dik durabildiğimizi, bireysel hak ve hukuk mücadelemizden ödün vermediğimizi yaşayarak gösterdik." dedi.
Büyük bir konfederasyonun 3. büyük sendikası olan Diyanet-sen geçmişte hedeflediklerine bugün ulaşmış, bugün hedeflediklerine de 4 yıl sonra ulaşma hedefinde olacağını dile getiren Çelik, konuşmasını şöyle tamamladı: "Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Yeni dönem için taleplerimiz şunlardır; 3600 ek göstergenin hayata geçmesini, Her ile diyanet misafirhanesi, Her camiye lojman talebi, 4-6 yaş Kur 'an kurslarındaki anaokul düzenlemesi, çift görevli uygulaması, boş kadroların doldurulması, müftülük çalışanlarına tanınan hakların genişletilmesini geçmişte olduğu gibi, gelecekte de kazanımlar elde eden bir sendika olacağız inşallah. Olması gereken, sorunları dillendirirken şiddet unsuru bir dil kullanmak, kırmak, incitmek insanlığa sığmayacağı gibi din görevlisi kimliğimize de aykırıdır. 15 Temmuz'da sokaklara dökülen darbe gecesi ezanlarla salalarla insanları sokağa çağıran din görevlilerinin yapmak istedikleri tek şey vardı; değerlerimize yapılacak biriz bütünüz ve diriyiz mesajıydı. Bu sebeple safları daha sık tutarak, mihrapta olan din görevlisi sendikacı olarak, Hilfü’l-Fudûl geleneğinin devam edebilmesi için yine bismillah yeniden bismillah diyoruz."
Bingöl İl Müftüsü Muharrem Genç de Kongrenin hayırlı olması temennisinde bulunarak Diyanet İşleri Başkanlığının ifa ettiği hayırlı hizmetleri, toplum olarak birlik ve beraberliği muhafaza hususunda çok önemli tavsiyelerde bulundu. STK'ların toplum için çok önemli olduğunu, toplumu ayrıştırmak için değil bütünleştirmek için hizmet odaklı çalışma yapmaları gerektiğini ifade etti.