Danıştay 8. Dairesi’nin Öğrenci Andı’nın tekrar okutulması ile ilgili açıklama yapan Eğitim-Bir-Sen Solhan İlçe Temsilcisi Nurullah Azak, “Eski Türkiye'nin Hortlatılmasına Geçit Verilmemelidir.”dedi.
Eğitim-Bir-Sen Solhan İlçe Temsilcisi Nurullah Azak,
Danıştay 8. Dairesi’nin Öğrenci Andı’nın tekrar okutulması ile ilgili aldığı
ideolojik nitelikteki kararın öncelikle toplumsal barışa ve siyasi iradeye
yönelik bir girişim olduğunu ifade ederek, “Bu antidemokratik ve evrensel
hukuka aykırı karara tepkisiz kalınmamalı, Öğrenci Andı’nın kaldırılması
kararının arkasında durulmalı, insan hakları ve demokrasi alanında elde edilen
toplumsal kazanımlar kararlıkla korunmalıdır.” dedi.
“Öğrenci Andı’nın
pedagojik veya hukuki hiçbir dayanak yoktur”
2013 yılında toplumun büyük çoğunluğunun beklentileri üzerine hukuk devleti olmanın ve demokratikleşmenin bir gereği olarak Öğrenci Andı’nın kaldırıldığını ve sivilleşme adına önemli bir kazanım elde edildiğini hatırlatan Azak, “Gerici, baskıcı, militarist, totaliter zihniyetin ürünü olan Öğrenci Andı’nın kaldırılmasına, toplumsal barışın ve uzlaşmanın sağlanması, demokratik bir Türkiye’nin inşası adına Eğitim-Bir-Sen olarak biz de destek vermiştik. Ancak Danıştay 8. Dairesi, idarenin takdir hakkını hiçe sayarak, hukuki denetimin dışına çıkıp hiçbir pedagojik ve bilimsel veriye dayanma ihtiyacı duymadan ilköğretim okullarında Öğrenci Andı’nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmiştir. Pedagojik veya hukuki hiçbir dayanak göremediğimiz gerekçeli kararda, ülke gerçekliği ve toplumsal mutabakat bir yana, uluslararası hukuk ve anayasa dahi görmezden gelinmiştir.” dedi.
“ Öğrenci andı
dayatmacı, ayırımcı, dışlayıcı doğal hukuka aykırıdır”
Kararda, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, darbe dönemi anayasalarıyla şekillenen eski Türkiye’nin ezberlerinin gerekçe olarak sunulduğunu, hukukun evrensel ilkelerinin göz ardı edilerek toplumsal birliğe ağır bir darbe vurulduğunu kaydeden Azak;”Dayatmacı, ayırımcı, dışlayıcı, Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, birçok uluslararası sözleşmeye ve doğal hukuka aykırı, eski Türkiye’nin en önemli vasfı olan toplum mühendisliğinin tezahürü, farklılıkları yok sayan hatta zor kullanarak değiştiren, tek tipleştirme politikasının esas alındığı, militarist toplum kurma özleminin ürünü olan Öğrenci Andı’nın tekrar hortlatılması sonucunu doğuracak bu kararı kabul etmediğimizi dile getiriyor; itiraz merciinin adaleti ve hukuku tesis edeceğine olan inancımızı koruyoruz. Bu karar, ülkemizde son on beş yıldır insan hakları ve demokrasi alanında gerçekleştirilen atılımların ve kazanımların idarenin hukuki denetimini yapmakla yükümlü yargı mensuplarınca halen benimsenemediği ve içselleştirilemediğini göstermektedir. Ne yazık ki, yargıyı, askeri darbelerle şekillendirilen müesses nizamın temsilcisi konumuna indirgeyen eski Türkiye alışkanlıklarının halen devam ettiği görülmektedir.”
“Erdoğan, Andımız
olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isimdir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde andın kaldırılması sürecinde sarf ettiği, “Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip’tir. Reşit Galip, Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Aynı Reşit Galip, insanları kafataslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı. Ant uygulamasının cumhuriyetimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. 30’larda Hitler ve Stalin gibi toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapılıyordu. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde çocukların içtimaya dizildiği, ırkçı sloganlar okunan metinler göremezsiniz” şeklindeki ifadelerine atıfta bulunan Azak, “Andın arka planında hiçbir bilimsel ve pedagojik gerekçe bulunmadığını, 1930’lu yılların totaliter rejimlerine öykünmenin çirkin bir tezahürü olduğunu ortaya koyan bu tespit, bugün dahi geçerliliğini ve canlılığını korumaktadır. Mahkemeye göre Millî Eğitim Bakanlığı Öğrenci Andı’nı kaldırırken bilimsel bir gerekçeye dayanmamıştır. Ancak aynı mahkeme, andın kaldırılmasının eğitime etkileri ya da gerekliliği konusunda hiçbir bilimsel gerekçe öne sürememiş, kararını hiçbir bilimsel veriye veya araştırmaya dayandıramamıştır. Yine kararda, Öğrenci Andı’nın kaldırılmasındaki eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından araştırma, inceleme ve tespit yapılmadığı ileri sürülmektedir. Oysa kararın dayanağı kılınan Millî Eğitim Temel Kanunu ve uzun süredir uygulanmakta oluşunun arkasında eğitim biliminin hangi gereklerinin ve hangi pedagojik formasyon ilkelerinin durduğu mahkemece göz ardı edilmektedir.” diye konuştu.
Solhan Eğitim Bir-Sen olarak, Sayın Cumhurbaşkanı’na ve Millî Eğitim Bakanlığı’na, 2013’te verdikleri kararın arkasında durma çağrısı yapıyoruz. Bu konuda sorumluluk siyasi iradenindir. Danıştay’ın söz konusu dairesinin aldığı ideolojik nitelikteki bu karar, öncelikle toplumsal barışa ve siyasi iradeye yönelik bir girişimdir. Bu antidemokratik ve evrensel hukuka aykırı karara tepkisiz kalınmamalı, andın kaldırılması kararının arkasında durulmalı, insan hakları ve demokrasi alanında elde edilen toplumsal kazanımlar kararlıkla korunmalıdır.”dedi.