Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, Müslümanların yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, “Eğer Müslümanlar Kur’an ve sünnete dönerlerse bir zamanlar olduğu gibi yine dünyanın efendisi olurlar.” dedi.
Bingöl’de düzenlenen “Modern Çağda Gençliğin Anlam
Arayışı Sempozyumu”na katılan Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, Müslümanların yaşadığı sorunlara dikkat çekerek,
Eğer Müslümanlar Kur’an ve Sünnete dönerlerse bir zamanlar olduğu gibi dünyanın
efendisi olurlar.” dedi.
Bingöl’de düzenlenen “Modern Çağda Gençliğin Anlam Arayışı Sempozyumu”na katılan Prof. Sırma, yaptığı açıklamada, dünyanın her yerinde Müslümanların sorunlarla boğuştuğunu dile getirerek, “Müslümanlar eğer Kur’an ve Sünnete dönerlerse bir zamanlar olduğu gibi yine dünyanın efendisi olurlar.” ifadelerini kullandı.
“Allah ve Resulünü tanımak için Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamberin sünnetini bilmek lazım”
Müslümanların yaşadığı sorunların nedeninin İslam’ı iyi anlayamadığına bağlayan Sırma, Allah’ı ve Resulullah’ı tanımak için iki kaynağın olduğunu vurgulayarak, “Bunlar Kur’an-ı Kerim, diğeri Peygamberin sünnetidir. Onlar okunmadan, bunlar bilinmeden ne İslam anlaşılır ne Allah-u Teâla’nın bize emirlerini anlarız ne de Resulullah'ın sünnetini. O bakımdan Allah-u Teala bize Mekke’den bir insan göndermiş, o bize mesaj getirmiş, dolayısıyla Allah-u Teâlâ'nın mesajını iyi okumamız lazım.” diye konuştu.
“Kur’an’ı biliyor gibi görünüyoruz ama maalesef ona uymuyoruz”
Önemli olanın Kur’an-ı Kerim’i iyi anlamak olduğunu söyleyen Sırma, şöyle devam etti: “Kur’an-ı Kerim’i iyi anlamazsak o zaman hayatımız şimdiki gibi olur. Ben hep şunu söylüyorum; dünya nüfusu 6 milyar, 2 milyarı Müslüman ama her tarafta Müslümanlar birbirini öldürüyor. Düşündüm, düşündüm şu neticeye vardım; İki ihtimal var, ya bu Müslümanların dini yanlış, ya da din doğrudur da Müslümanlar yanlış. Dini Allah gönderdiğine göre o doğrudur. Fakat biz Müslümanlar yanlışız. Ne demek yanlışız? Biz Kur’an’ı bilmiyoruz, biz Peygamberi tanımıyoruz ve tanıyor gibi görüyoruz. Kur’an’ı biliyor gibi görünüyoruz ama maalesef onlara uymuyoruz.”
“Müslümanların keşmekeşten çıkabilmeleri için Kur’an’ı bilmeleri ve anlamaları gerekir”
Müslümanların içerisinde bulundukları keşmekeşten çıkabilmeleri için Kur’an’ı bilmeleri ve anlamaları gerektiğini söyleyen Sırma, “Müslümanların Kur’an’ı ve tarihlerini bilmeleri lazım. Tarihçi olduğum için söylemiyorum ama Müslümanlar kendi tarihlerini bilmiyorlar. Bir ortaokul öğrencisi alıp ona soralım, Selahattin Eyyubi kimdir tanımaz, Ömer Bin Hattab kimdir tanımaz, ama Barcelona futbol takımının hepsini sayar.” ifadelerini kullandı.
“Müslümanlar Kur’an ve Sünnete dönerlerse dünyanın efendisi olurlar”
Müslüman gençliğinin gündeminin değiştiğine dikkat çeken Sırma, “Gençlerin gündemi futbol olmuş. WhatsApp olmuş, fesatbook olmuş, bunun gibi şeylerle vakitleri bitiyor. Onun için bir yere varamıyoruz. Kısaca diyorum ki Resulullah’ın hayatını oluğu gibi öğrenip, nefsimize tatbik edeceğiz. Öğrencilere kitap okutamıyoruz. Ben 74 yaşındayım hala çantamda kitap var, Fransızca, onu okuyorum. Ayıp değil ki kitap okumak, ama şimdi Müslümanlarda ayıp olmuş. Allah-u Teâla diyor ki ‘İkra, Oku’ Müslümanlar 'okumam' diyor. Bundan vazgeçmeleri lazım. Bir an önce Kur’an’a ve sünnete dönerlerse bir zamanlar olduğu gibi dünyanın efendisi olurlar.” şeklinde konuştu.
“Modern Çağda Gençliğin Anlam Arayışı Sempozyumu” için Bingöl’e gelen ÖNDER Başkanı Halit Bekiroğlu da konuşmasında bu haftanın imam hatiplerin kuruluş yıldönümü olduğunu hatırlatarak, "İmam Hatipler, bu ülkede çok önemli bir değişimin, dönüşümün vesilesi oldu." dedi.
İmam hatiplerin, din ve manevi eğitimin bu topluma yerleşmesinde öncü insanlar olduklarını ifade eden Bekiroğlu, “O açıdan bu haftayı çok kıymetli buluyoruz. Bu çerçevede bütün Türkiye'deki imam hatip mezun dernekleri, imam hatip yöneticileri ve gönüldaşları ile beraber iki günlük bir kurultay düzenledik. Ayağımızın tozuyla buraya geldik. Bingöl'de üniversitemizin düzenlediği gençlikle ilgili bir sempozyumdayız.” dedi.
“Gençlik ile sivil toplumun ilişkisini önemli buluyoruz”
Bekiroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu gibi programlarla, gençler üniversitedeki formel eğitimin, standart eğitimin dışında farkındalık oluşturmuş olacaklar, farklı yaklaşımları, farklı yorumları görmüş olacaklar. Bu açıdan üniversitedeki eğitim kadar üniversite dışındaki destekleyici çalışmaları da önemli buluyoruz. Dönem dönem Türkiye'de yaşanan bazı olumsuzluklardan dolayı sivil toplum önemsiz hale getirilmeye çalışıldı. Son dönemlerde özellikle dini hassasiyetleri olan vakıf, derneklerle ilgili bir itibarsızlaştırma çabası var. Biz şuna inanıyoruz; makul olan, mutedil olan sivil toplum kuruluşlarımızın kesinlikle eğitim süreçlerinde aktif olması lazım ve eğitimi planlayanların, bürokratik ya da siyasi olarak planlayanların da bu tür sivil toplum kuruluşları ile ilgili gönüllerinin rahat olması lazım.”
Eğitim, gençlik ve kültür meselelerinin toplumsal bir problem olduğunu dile getiren Bekiroğlu, “Bu konuları lokal bir şekilde çözemeyiz. Yani bunu toplumsal dinamiklerin tümü ile birlikte bütüncül bir yaklaşımla çözebiliriz diye düşünüyorum.” İfadelerini kullandı.