Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ayiş, Kerbela olayının ayrıştırıcı değil, birleştirici unsur olarak görülmesi gerektiğini söyledi.
Muharrem ayının 10’ncu günü ve Kerbela olayının yıl dönümünde açıklamalarda bulunan Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Şirin Ayiş, “Yeni kerbelaların yaşanmaması için Kerbela’yı iyi bir şekilde idrak etmeliyiz.” dedi.
Muharrem ayı ve Aşura gününün öneminde değinen Ayiş, Muharrem ayı, Aşura gününde meydana gelen bir takım önemli olayların ve kabul edilen duaların vuku bulduğunu söyledi.
Aşura gününde meydana gelen önemli
olaylardan birinin Kerbela hadisesi olduğuna dikkat çeken Ayiş, “Malum Kerbela olaylarının Muharrem ayının
10’nu olan Aşura gününde meydana gelmesinden dolayı, Aşura gününün daha fazla
Kerbela ile özdeşleşmiş ve günümüze bakan bir hali durumu var.” dedi.
Muharrem'in 10’ncu günü ve gecesinin önemli
olduğunu dile getiren Ayiş, “Bu zaman diliminde kabul olunan dualar ve meydana
gelen bir takım olaylar vardır.
Bunlar; Âdem’in (Aleyhisselam)
tövbesinin Muharrem ayının aşure gününe denk geldiği, Nuh’un (Aleyhisselam)
gemisinin tufandan kurtulması, Yunus’un (Aleyhisselam) balığın karnından
kurtulması, İbrahim’in (Aleyhisselam) Nemrud’un ateşinden kurtulması, Yakup’un
(Aleyhisselam) Hz. Yusuf’a (Aleyhisselam)
kavuşması, yine Hazreti Yusuf’un kuyudan çıkması bu güne denk gelmiştir.
Eyüp’ün (Aleyhisselam) de bir takım hastalıklardan şifa bulması. Musa
(Aleyhisselam) ve beraberindekilerin
Kızıldeniz’den geçmesi boğulmaktan kurtulmasıdır. Bu gibi olayların Muharrem
ayının 10’ncu günü Aşura gününe denk gelmektedir. Bu yönüyle, bugün Müslümanlar
arasında önemli bir gün olarak kabul edilmiştir.” diye konuştu.
“Aşura gününde yemek yapmak ibadet değildir”
Aşura gününde yemek yapmanın bir ibadet olmadığını hatırlatan Ayiş, “Böyle bir ibadet ne Kur’an-ı Kerim'de bildirmiştir nede Hazreti Peygamberin sünnetinde bize intikal eden böyle bir durum var. Sahabelerin hayatında da böyle bir uygulama yoktur. Bu bir adettir, hoş bir adet olabilir ama ibadet değildir. İkram etmek güzel bir gelenektir ve hoş görülmüştür.” dedi.
Aşura orucuna da değinen Ayiş, “Muharrem’in
9, 10 ve 11’nci günlerinde oruç tutulur.
Yahudiler genelde ayın 10’ncu gününde oruç tuttukları için onlara
benzemek için ayın 9,10 ve 11’nci günlerde oruç tutulur. Buda sünnettir. ” diye
konuştu.
“Bir mümin kendi nefsini Nuh'un gemisi gibi görmeli”
“Bir mümin kendi nefsini Nuh'un gemisi gibi
görmelidir.” diyen Ayiş şunları söyledi: “O gemiyi kendisini sahili selamete
çıkarması için Cenabı Hakk'a dua etmelidir. O geminin nefis yerine geçip,
şeytan yerine geçip, bizi boğup helak etmesinden Allah'a sığınmak lazım. Her
gün hepimiz tabiri caizse tufandayız, tufan yaşıyoruz. Duamız, niyazımız şu olsun; Cenabı Hak nasıl ki Hazreti Nuh’u gemi ile
beraber tufandan kurtardıysa, Cenabı hak bizim nefis gemimizi terbiye etmek
suretiyle, nefsin, şeytanın şerrinden sahili selamete çıkarsın inşallah, dua
edelim. Yoksa bu gemi bizim boğulma ve helak olma sebebimiz olmasın diye dua ve
niyazda bulunmamız lazım.”
“Kerbela bizim için birleştirici bir unsur olmalı”
“Kerbela bir kaderdi ve yaşanacaktı.” diyen
Ayiş, konuşmasına şöyle devam etti: “Kerbela bizim için birleştirici unsur
olmalı, ayrıştırıcı değil. Niçin bunu
söylüyoruz? Yeni Kerbelaların olmaması için yani ümmet üzerinde bir takım
fitne, fesatlar, oyunlar oynanıyor.
Mezhep farklılıklarını bir kavga sebebi yapmaya çalışanlar var. Biz şunu
biliyoruz ki İslam, bütün insanları bir babanın çocukları olarak kabul eder,
İnanan insanları da kardeş olarak kabul eder.”
“Kerbela’yı iyi idrak etmeliyiz”
İslam coğrafyasındaki Müslümanların ittihadı
İslam fikri etrafından yeniden bir araya gelmesi gerektiğine dikkat çeken Ayiş,
“Mezhep farklılıklarını çok fazla ön plana çıkarmadan, mezhep ve meşrep
farklılıklarını bir zenginlik ve bir değer olarak kabul edilmesi gerekir.
Dolayısıyla yeni kerbelaların, yeni ihtilafların ve yeni kavgaların olmaması
için biz Müslümanlar Kerbelayı iyi idrak etmemiz gerekir.” diye konuştu.