Muharrem Ayının 10. günü nedeniyle açıklama yapan İlçe Müftüsü Muharrem Dutar, “Kerbelâ’yı anlamak Hz. Hüseyin’in yanında yer almaktır, haksızlığın ve zulmün karşısında dikilmektir.”dedi.
İlçe
Müftüsü Muharrem Dutar, Muharrem Ayının 10. günü nedeniyle yaptığı açıklamada,
“Kerbelâ’yı anlamak Hz. Hüseyin’in yanında yer almaktır, haksızlığın ve zulmün karşısında
dikilmektir.”dedi.
Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem ayının, ilâhî feyz ve bereketin, huzur ve güvenin başlangıcı olduğunu belirten Müftü Dutar,”Allah’ın yarattığı aylar, günler, geceler arasında çok kıymetli kazanç mevsimleri vardır. Halen içinde bulunduğumuz Muharrem ayı da müminlerce ganimet ve fırsat bilinmesi gereken kıymetli bir zaman dilimidir. Muharrem ayı, savaşmanın haram kabul edildiği, insanların saygı duyduğu dört aydan biridir. Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem, ilâhî feyz ve bereketin, huzur ve güvenin başlangıcıdır.”dedi.
Muharrem ayı Müslümanlar için dini, tarihi ve kültürel açıdan birçok mesaj barındırdığını söyleyen Müftü Dutar,”İslam tarihi açısından bir milat ve insanlık açısından büyük manalar ihtiva eden Hicret’in gerçekleştiği yıl esas alınarak, 1 Muharrem Hicri Yılbaşı kabul edilmiştir. İslam tarihinden günümüze kesitler ve mesajlar taşıyan Aşure, 10 Muharrem’de idrak edilmektedir. 20 Eylül Perşembe günü yani bugün Aşure günüdür. Hicri 10 Muharrem 1440’dır. Muharrem ayının onuncu gününde ne oldu ki inananların gönlünde farklı bir yere sahip oldu?
Hicri 61 yılının 10 Muharrem gününde Kerbelâ’da, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in, “dünyanın iki çiçeği”, “cennet çocuklarının efendileri” diye övdüğü, Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın ciğerparelerinden biri olan Hz. Hüseyin ve çoğu Ehl-i Beyt’ten 70’den fazla insanın hunharca ve zalimane bir şekilde şehit edilmesi olayı yaşanmıştır.
Bu elim olay, Allah’a ve O’nun Rasulü’ne iman eden, yüreğinde Ehl-i Beyt sevgisi taşıyan bütün mü’minleri derinden yaralamış, kalplerimizi incitmiştir. Hz. Hüseyin, bütün mü’minlerin gönlünde taht kurarken, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler asla iyi bir şekilde anılmamış ve affedilmemiştir. Bugün, Kerbelâ’nın acısını yüreklerinin derinliklerinde yaşayan Müslümanlara düşen en hayati ve tarihi görev, Kerbelâ’yı doğru okumak, doğru anlamak ve ondan dersler çıkarmaktır.
Kerbelâ’nın bize verdiği en büyük mesaj birlik, beraberlik ve kardeşliktir. Eğer bu mesajı hayata dönüştürmezsek, İslam coğrafyasında, hüznün ve matemin en acılı hikâyeleri yaşanmaya devam edecektir. Bugün Halep’ten Yemen’e, Gazze’den Arakan ve Doğu Türkistan’a İslam ülkeleri ve beldeleri adeta birer Kerbelâ olmuştur.
Bugün
İslam coğrafyasını Kerbelâ’ya dönüştürenler, mezhep, meşrep kavgalarıyla
Müslümanların arasına tefrika sokarak bunu yapıyorlar. Tefrika, milletleri
bölen, kardeşi kardeşe düşman eden şeytanın en zehirli oklarından biridir.
Âlem-i İslam olarak birlik ve beraberliğimizi temelden sarsan tehlikelere karşı
her zaman uyanık olmamız gerekiyor. İstiklâl Şairimiz merhum Mehmet Âkif Ersoy
ne diyor:
“Girmeden
tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”
Kerbelâ’yı
anlamak Hz. Hüseyin’in yanında yer almaktır. Yolunda olmaktır. Elbette Hz.
Hüseyin’in yolu, Allah’ın Rasulü Muhammed Mustafa’nın (s.a.s.) yoludur. Hz.
Hüseyin’i anlamak; haksızlığın ve zulmün karşısında dikilmektir. Hüseyin
Efendimiz, Hakkın, hukukun, asaletin, adaletin, vefanın, sözüne sadık kalmanın
temsilcisidir. Hz. Hüseyin’i sevmek O’nun, uğruna can verdiği değerleri
sahiplenmektir. Zira O, tüm nesiller ve çağlar için onurlu bir hayatın ve
şerefli bir duruşun muhteşem bir örneğidir.
Şehitlerin serçeşmesi Hz. Hüseyin Efendimiz şehadet şerbetini içmeden önce dua mahiyetinde şöyle demiştir: “Yüce Rabbim! Gökten merhametinle bana güç ve kuvvet indirerek düşmanlarıma beni galip getirmeyeceksen, şehadetimi Muhammed ümmetinin hayrına, kurtuluşuna vesile kıl. Ben haksızlığa, zulme, dayatmaya karşı, hak adına yürüdüm. Gerekirse bu uğurda canımı vereyim. Eğer galip gelemeyeceksem, sırtım yere düşecekse hak dava uğruna akan kanımı bir hayrın, Müslümanların güçlenmesinin sebebi kıl!”
Bu
vesileyle Başta Hz. Hüseyin ve Kerbelâ’da şehit olan Ehl-i Beyt-i Mustafa olmak
üzere, mukaddesatımız uğruna can veren bütün şehitlerimize selam olsun!
Makamları âlî, mekânları cennet olsun! Hak ve hakikat yolunda canını feda eden
bütün şehitlerimizi, rahmetle, hürmetle ve minnetle yâd ediyorum. Rabbim bu
ümmete bir daha Kerbelalar yaşatmasın! Aşure gününüz mübarek olsun!”ifadelerine
yer verdi.