Eğitim Bir-Sen Bingöl Şube Başkanı Yunus Kava, Başbağlar Katliamı’nın 25. Yılı nedeniyle yaptığı basın açıklamasında,“Her katliamda ölen biziz, giden canlar bizim canlarımızdır.”dedi.
Eğitim Bir Sen Bingöl Şube Başkanı Yunus Kava, Başbağlar
Katliamı’nın 25. Yılı nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. Kava yaptığı
açıklamada şunları söyledi; “Ülke ve millet olarak barış içinde, kardeşçe, el
ele gönül gönüle vermenin sağladığı canlılığın ne büyük bir imkân olduğunu,
geçmiş dönemlerde tarifsiz acılarla, ıstıraplarla yaşanan anlamsız
gerilimlerden, kumpas ve katliamlarla enerjimizi bitiren, bizi birbirimize
düşman ederek yaşama umudumuzu tüketen terör olaylarından biliyoruz.
Karanlık, kanlı senaryolarını, üstelik ülkenin ve devletin imkânlarını kullanarak sahneleyenleri de, kim ve ne adına yapılırsa yapılsın son tahlilde ülke ve millet varlığımızı hedef alan tüm terör hadiselerini de nefretle kınıyoruz.
5 Temmuz 1993, Türkiye’nin yakın tarihinin karanlık ve kanlı günlerinden biridir. 25 yıl önce, Erzincan’ın Başbağlar Köyü’nde terör örgütü PKK tarafından çoğu çocuk ve yaşlı olmak üzere, 33 masum insan hunharca ve kalleşçe katledildi.
Akşam karanlığında köye gelen 100 kadar silahlı katil sürüsü, önce köyün dünya ile bağlantısını kesmiş, akşam namazı için camide bulunan cemaati dışarı çıkarmış, her şeyden habersiz ve savunmasız masum köylüleri evlerinden alarak meydana toplamış, yaklaşık bir buçuk saat örgüt propagandası yapmış, çocuk, kadın, yaşlı, bebek demeden 33 kişiyi kurşuna dizmiş, daha sonra köyü ateşe vererek 214 ev, okul ve camiyi yakmıştır. Geriye bıraktıkları notta üç gün önce Sivas’ta Madımak Otelinde meydana gelen menfur ve hazin olayın intikamının alındığı bildirilmiştir. Tam bir can pazarı yaşanan olay mahalline yetkililerin tam 14 saat sonra varmaları, bu olayın çok derin ve karmaşık ilişkilerle hazırlanan bir komplo olduğunu düşündürmektedir. Daha da vahim olanı tam 600 kurşun izi, çekirdek ve boş kovan kalıntıları ile görgü tanıklarının ifadesi sonrasında, derinlikli bir tahkikatın yapılmaması, gözaltına alınıp sorgulanan yaklaşık 20 kişiden sadece 17 yaşında birinin tutuklanması, serbest bırakılan diğerlerinin sırra kadem basmalarıdır. Katliam için Tunceli-Erzincan arasında sınırda bir yerin seçilmesi, olayın oluş zamanı, şekli, hazırlanışı, kardeş kavgası çıkarmak, düşmanlığı körüklemek için açık, ağır tahrik ve kışkırtma içermektedir.
Her katliamda ölen biziz, giden canlar bizim canlarımızdır. Bu hadiseleri ideolojik gerilim hattında ötekileştirici bir dille anlamak da anlatmak da ölümcül yanılgıdır, yanlıştır. Bu konuları öfkeyi körükleyecek, nefreti köpürtecek malzeme olarak görmek, millet olma şuurundan uzak duyarlıkların yansımasıdır. Yapılması gereken, on yıllar boyu milletçe yaşadığımız acı ve ıstıraplardan dersler çıkartarak, günümüze, geleceğe kardeşçe ve hep birlikte yürümektir. Açık bir kışkırtma ve engelleme hesabı ile yapılan bu olayların derin bağlantılarıyla dış odaklar tarafından kurgulandığı da açıktır. Esasen millî şuur ve kardeşlik ikliminde başta terör olmak üzere her türlü manipülasyona karşı ortak tutum almak, kalkınmamızı engellemeye çalışan güçlere en etkili cevaptır.
Bizi var eden ortak iradeyi, ortak duygu, inanış, hayat ve hissiyatı bölmek isteyenler nezdinde, teröre kurban verilenlerin kimliği asla önemli olmamıştır. Bu itibarla cinnet ve cinayet hâlinin katliam boyutuyla ölümü kışkırtmasından sevinen düşman odaklara inat, kardeşliğimizi pekiştirmeye, ülkemiz için dayanışmaya ve acılarımızı paylaşmaya devam edeceğiz.
Yüzünü kendi aydınlığına dönen yeni Türkiye’de vicdanlara kıymık gibi batmış hiçbir şey karanlıkta kalmamalıdır. Eşiğinde olduğuna inandığımız yeni dönemin, yeni, temiz sayfasına faili meçhullerle karartılmış yakın geçmişi aydınlatarak başlanmalıdır. Darbeci vesayetle yüzleşen, onları yargılayıp mahkûm eden Türkiye, bu yüzleşmeyi yapacak olgunluktadır artık. Bütün bir ülkeyi ve milleti hüzne, kedere boğan bu derin tezgahın failleri bulunmalı, hiçbir kör ve karanlık nokta kalmamalı, caniler cezalandırılmalıdır ki, zalimler, zulümleri için bir daha cesaret bulamasın.
Eğitim-Bir-Sen olarak, her yıl hüzünle andığımız bu katliamı, katliamın faillerini, ona sebep olan ideolojik tutumları kayıtsız şartsız kınıyor, lanetliyoruz. Kaybettiğimiz 33 can pahasına milletçe bu katliamın sebep ve sonuçlarından çıkardığımız derslerle bir daha böyle acılara yol açacak ortamlara imkân verilmemesini temenni ediyoruz.”