Hemşehrimiz akademisyen Ercan Çağlayan’ın üçüncü kitabı Kemalist Ulus-Devletin İnşası: Eğitim, Kültür, Mekân ve İskân Politikaları ismiyle raflardaki yerini aldı.
Açılım Kitap’tan yayımlanan kitap tek partili dönemde Kemalist ulus-devletin inşa sürecini ele alıyor. Kitap, günümüzde yeniden yoğun bir biçimde tartışılan Kemalizm’i anlamak içinoldukça teferruatlı bir içeriğe sahip. Dokuz bölümden oluşan kitap üç konu üzerinden Kemalist ulus-devlet inşasını anlamaya odaklanıyor.
Kitapta üzerinde durulan ilk konuKemalizm’in eğitim ve kültür politikalarıdır. Bu ilk kategorideki makaleler, Kemalizm’in ideolojik aygıtları olarak adlandırılabilecek okulların, Türk Ocaklarının, Halkevlerinin, Halkodalarının, Kız Enstitüleri’nin ve Köy Enstitüleri’nin kuruluş gayelerine ve bilhassa nüfusunun çoğunluğunu Kürtlerin ve Arapların oluşturduğu Vilayat-ı Şarkiye bölgesindeki eğitim ve kültür faaliyetlerine yoğunlaşıyor. Kuşku yok ki söz konusu kurumların esas gayesi, imparatorluktan tevarüs eden geleneksel toplumu ‘milliyetçi’, ‘asri/seküler’ ve ‘medeni’ bir topluma dönüştürmekti. Diğer bir deyişle, Cumhuriyet’in eğitim ve kültür kurumlarının temel hedefi, yeni rejime sadık ‘makbul vatandaşlar’ yetiştirerek toplumda Kemalist ideolojiyi konsolide etmekti. Tek partinin aktif ve aynı zamanda etkili siyasetçilerinden Necmeddin Sahir Sılan’ın ifadesiyle, bahsi geçen kurumlarının Doğu’daki vazifesi, bir taraftan “Dağ Türkçesi” konuşan bölge halkına “öz Türkçe”yi öğreterek Türkçenin bölgede “yayılmasını ve kökleşmesini sağlamak” iken, öte taraftan toplumu “Cumhuriyet’in gür ve feyizli ışığı ile aydınlatmak” ve bölgede “milli inkılap hamlelerini gerçekleştirmek” idi.
Kitapta üzerinde durulan ikinci konu iskân politikalarıdır. Kemalist seçkinler, iskân politikasıyla bir taraftan Vilayat-ı Şarkiye’deki dini, politik ve ekonomik nüfuz sahibi muhalif kişi ve aileleri Batı Anadolu’da Türk nüfusun yoğun olduğu bölgelere serpiştirirken; diğer yandan Balkanlar, Kafkaslar ve Karadeniz bölgesinden getirilen Türk nüfusu bölgeye iskân ediyordu. Kuşkusuz, tek partili dönemde benimsenen ve uygulanan bu politikanın esas gayesi, bölgede merkezi otoriteyi güçlendirerek teritoryal hâkimiyeti sağlamaktı. Aynı kategorideki makalelerden biri de Süryanileri konu ediniyor. Cumhuriyet döneminde Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından sonra azınlık olarak kabul edilmeyen Süryaniler, Osmanlı döneminde sahip oldukları dil, din ve eğitim haklarının çoğundan mahrum bırakıldılar. Dahası, tek parti iktidarının genelde gayrimüslimlere, özelde ise Süryanilere dönük otoriter ve dışlayıcı politikaları Anadolu’nun kadim etnik ve dini gruplarından biri olan Süryanilerin Anadolu’da büyük bir nüfus kaybına uğramalarıyla sonuçlandı. Kuşkusuz bu durum, Süryanilerin eğitim ve kültür alanında, daha doğru bir ifadeyle, entelektüel manada da zayıflamalarını beraberinde getirdi. Süryanileri konu edinen makale, Süryanilerin maruz kaldığı tecrübeyi Cumhuriyet arşivi belgeleri üzerinden ortaya koyuyor.
Kitapta yer alan üçüncü konu ise Kemalist iktidarın mekân ve imar politikalarıdır. Söz konusu bölümde Kemalist Cumhuriyet’in imar politikalarının başat özelliklerini oluşturan ‘mekânın uluslaşması’, ‘geçmişin ötekileştirilmesi’, ‘geçmişin inkar edilmesi’ ve en nihayetinde ‘geçmişin tasfiye edilerek’ ‘yeni’ ve ‘modern’ imar anlayışının konsolide edilmesi ele alınıyor. Akabinde ise Kemalist imar politikalarının tezahür ettiği Cumhuriyet kentinin temel sacayakları olan Halkevi, İstasyon/Gar ve Park/Meydanlar gibi donatılar ve mekânlar örnekliğinde Cumhuriyet’in yeni mekân ve imar politikaları ortaya konuluyor. Açıkçası bu bölümde, tek parti dönemi mekân ve imar politikalarının daha ziyade siyasal/ideolojik kaygılarca belirlendiği ve benimsenen politikalarla yeni bir ulus/kimlik inşa etmenin hedeflendiği ileri sürülüyor.
Kısacası bu kitap, Kemalist Cumhuriyet’in, Ziya Gökalp’in “Türkleşmek”, “İslamlaşmak” ve “Muasırlaşmak” ilkeleri üzerine bina edildiğini iddia ediyor. Bu iddiayı biraz teferruatlandırmak gerekirse, yeni rejimin benimsediği “Türkleşme” politikası, başta Kürtler olmak üzere Türk olmayan nüfusun Türkleştirilmesi; “İslamlaşma” politikası, Balkanlardan getirilen Müslüman nüfusun Anadolu’ya iskân edilmesi ve buna karşılık Anadolu’daki gayrimüslim nüfusun asimilasyon ve disimilasyon politikalarıyla minimize edilmesi ve “Muasırlaşma” politikası ise mütedeyyin kesimin geçmişlerine kalın bir perde çekerek ‘çağdaş Batılı değerler’le teçhiz edilmesi sürecine işaret ediyor. Bu iddiadan hareketle kitap, Cumhuriyet’in ilk çeyreğinde, “Türkleşmek”, “İslamlaşmak” ve “Muasırlaşmak” paradigmalarının konsolide olması için benimsenen eğitim, kültür, mekân ve iskân politikalarını ve bu politikaların ortaya çıkarmış olduğu siyasal ve toplumsal sorunları muhtasar bir biçimde ele almayı deniyor.
Ercan Çağlayan Kimdir?
1980 Solhan doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini Solhan’da tamamlayan Çağlayan, Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde tarih alanında lisans, yüksek lisans ve doktora derecesi aldı. Başlıca ilgi alanları şehir tarihi, milliyetçilik, ulus-devlet, azınlıklar ve Kemalist modernleşme olan yazarın yazı, röportaj ve makaleleri Bilge Adamlar, Birikim, Milel ve Nihal, Radikal, Şarkiyat, Tarih Okulu, TurkishStudies, Vate ve Yeni Türkiye gibi gazete ve dergilerde yayımlandı. Çağlayan’ın, Cumhuriyet’in Diyarbakır’da Kimlik İnşası (1923-1950) (İletişim Yayınları, İstanbul 2014), Zazalar: Tarih, Kültür ve Kimlik (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2016) ve Kemalist Ulus-Devletin İnşası: Eğitim, Kültür, Mekân ve İskân Politikaları (Açılım Kitap, İstanbul 2018) ismiyle yayımlanmış üç kitabı bulunmaktadır.