Bingöl Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Doğan Koç, çiftçinin her konuda desteklenmesi gerektiğini belirtti.
Bingöl Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Birliği Başkanı Doğan Koç, Doğu Anadolu Bölgesi'nde hayvancılığın durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Hayvancılığın gelişmemesinin önündeki engellerin aşılması için devletin üreticiye imkân tanıması gerektiğini belirten Koç, hayvancılık politikasının yeniden gözden geçirilebilmesinin önemli olduğunu söyledi.
Koç, "Türkiye'de kalkınma alanında en önemli sektörlerin başında hayvancılık geliyor. Hayvancılık, özellikle kırsal kesimde yaşayanlar için olmasa olmaz geçim kaynağıdır. Devletin hayvancılığa verdiği bir destek var ama arkasında yanlış bir politika izliyor. Köydeki, kırsaldaki köylü hayvancılık yapmak istiyor ama sütünü satamıyor. Satamadığı için de para kazanıp, kalkınamıyor. Tek başına destek yeterli değil. Ayrıca yanlış politikalar var. İŞKUR kanalıyla işe almalar yerine insanların üretime sevk edilmesi lazım. İŞKUR sebebiyle birçok insan köyünü terk ederek, şehre yerleşiyor. Dolayısıyla üretim de duruyor." dedi.
"Destek doğru, yanlış yönlendirme var"
Genç Çiftçi Projesi'ne değinen Koç, bu kapsamda 30 bin TL'lik hibe verildiğini hatırlatarak, şunları söyledi: "Bir taraftan insanları köye geri götürmeye çalışırken, diğer yandan da İŞKUR insanları rahata alıştırıyor ve kimse köye dönmek istemiyor. Proje kapsamında, ilk yıl Angus ırkı hayvan dağıtıldı ve insanlar hastanelik oldu. Bakanlığın şart koştuğu 8 aylık süre doğru değildir. Mevzuat var, bunun kapsamı belli değil. İhaleye giren kişi sadece 8 aylık şartına göre hareket eder. Hayvanın cinsi, ırkı nedir? Melez midir yerli ırk mıdır? Bundan söz edilmiyor. Bu hayvandan damızlık olur mu, verim alınır mı? Bunlar mevzuatta yok, bu detayların olması gerekir. 6 kalitesiz hayvan verileceğine, 4 Simental verilsin. Vatandaş iyi baksın ve iyi bir verim alsın. Destek doğru, yanlış olan yönlendirme var."
"Genç nesil hayvancılık yapmaktan kaçınıyor"
3 yıl öncesine göre hayvan desteklemelerinin şartlarının kolaylaştırıldığını anlatan Koç, "Son zamanlarda genç nesil hayvancılık yapmaktan kaçınıyor. Gençler hayvancılık yapmak istemiyorsa yine de yapmak isteyenler var. Devletin, hayvancılığın daha fazla gelişmesi için iyi ve anlaşır bir politika izlemesi gerekir. Bingöl'ün yüzde 70'i mera, köylerin ise yüzde 60'ı ormandır. Orman olduğu için tapusu yok. Tapusu olmadığı için de devlet proje ve ahır desteği vermiyor. Bu durum kırsal bölgelerde hayvancılığın gelişmesine bir engeldir. Buğday ve mısır gibi ürünleri yetiştiren çiftçilere fazla destek vermesi lazım. Devlet, hayvancılık ve tarımla uğraşanlara sınırsız destekte bulunmalıdır. 5 hayvanı olana 5 hayvan da devletin vermesi lazım. Devlet destek verdikçe üretici büyür." ifadelerini kullandı.
"Yeteri kadar hayvan varlığı olmadığı için et fiyatları yüksek"
Kırsal kalkınma projelerinin kırsaldaki insanlara ağır şartlar getirdiğini savunan Koç, "DAP kapsamında yapılan ahırların şartları kolaydır. Bu ahırların 40 ile 50 başlı, kırsal kalkınma kapsamında yapılan ağırların ise en az 100, 150 ve 200 başlı olması gerekir. Mevzuatı ağır olduğu için bunun kolaylaştırılması lazım. Türkiye'de et miktarı yeteri kadar yoktur. Biz, Müslüman bir ülke olmamız sebebiyle hayvansal ürünleri çok tüketiyoruz. Türkiye'de yeteri kadar hayvan yok. Herkesin elini taşın altına koyması lazım. İstikrarlı bir hayvan politikası izleyen herkes hayvancılık yapar. Yeteri kadar hayvan varlığı olmadığı için et fiyatları yüksek. Türkiye'de üretici kuzu etini 30 TL, tosun etini 28 TL'den satabilsin ki hayvancılık yapabilsin." şeklinde konuştu.
"Devlet, tarlasını ekmeyene doğrudan verilen desteği kesmelidir"
"Devlet, tarlasını ekmeyene doğrudan verilen desteği kesmelidir. Doğrudan desteğin, tarlasını ekene, tarım yapana verilmesi gerekiyor." diyen Koç, sözlerine şöyle devam etti: "Bitkisel üretimin olmadığı yerde hayvancılık giderlerinin artması üreticinin şevkinin kırılmasına neden oluyor. Yükselen et fiyatları noktasında eti ithal ederek çözüm bulamazsınız. Devlet, hayvancılığın gelişmesi ve üretici sayısını arttırması için hayvancılığı son derece cazip hale getirip, üreticisini küstürmemelidir. Köylerin boşalması demek hayvanların satılması demektir. Et ithalatı politikasını doğru bulmuyoruz. Bundan dolayı üreticiyi yerli hayvanı satmama endişesi sardı. Etin ucuz olması, 25 ile 26 TL'den satılması gerekir. Ete zamanında müdahale edilmesini istedik, yetkililer bizi dinlemedi. Kurban Bayramı'nda üretici umduğunu bulamazken ikinci bir şok, etin ithali oldu."
"Saman fiyatları çok yüksek olduğu için üretici zor günler yaşıyor"
Hayvan üreticilerinin saman stokçularının eline düştüğünü belirten Koç, "Saman fiyatları çok yüksek olduğu için üretici zor günler yaşıyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde saman stokçuları ve para babaları üreticiden aldığı 120 kuruşluk samanı 50, 60 kuruşa dahi piyasaya sürmüyorlar. Buna müdahale edilmesi konusunda yetkilileri uyarmamıza rağmen müdahale edilmedi ama ete müdahale var. Burada şüphe ediyoruz. Et ithal edileceğine saman ve yem bitkileri ithal edilmesi lazım. Gündem et olmasına rağmen saman gündemde yok. Yem bitkilerinin fiyatının yüksek olmasından dolayı üretici her gün hayvanı elden çıkarıyor. Bugün et kilosu 35 TL ise gelecek yıl 50 TL olur. Devlet vatandaşına, üreticisine sahip çıkmalıdır." dedi.
"Çiftçinin her konuda desteklenmesi gerekir"
Son olarak Koç, "Sayın Cumhurbaşkanının et, saman fiyatlarına, bu ülkenin hayvancılığına bir el atması gerektiğini düşünüyoruz. Ülkede her gün hayvancılık geriliyor. İnsanlar hayvancılık yapmak istemiyor. Birçok nedenin yanında yükselen yem bitki fiyatlarının maliyetinin yüksek olması gösteriliyor. Hayvancılığın geliştirilmesi için hayvancılık politikasının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Çiftçi ve çobanların sigortasının devlet tarafından yatırılması lazım. Çiftçi ve üreticinin her konuda desteklenmesi gerekir." ifadelerini kullandı.