12 Eylül darbe anayasasına 'hayır' oyu kullanıp halkı yönlendirdikleri için başlarına gelmedik sıkıntı kalmadığını söyleyen Emekli İmam Muhittin Sevinç, 36 yıl sonra yaşadıkları mağduriyet nedeniyle Başbakan Yıldırım’ın kendileri ile bu konuda görüşmesini anlamlı bulduklarını dile getirdi.
12 Eylül darbesi sürecinde Bingöl'de İmam Hatiplik yapan Sevinç, çıkarılan darbe anayasasına kendisi gibi 'hayır' oyu kullanan çok sayıda görevli din adamının yerinden sürgün edildiğini ve birçok eziyete maruz bırakıldığını söyledi.
Bingöl'e gelen Başbakan Binali Yıldırım'ın görüştüğü 12 Eylül mağdurlardan olan Emekli İmam Muhittin Sevinç, 82 Anayasası'na hayır dediklerini, halkın da hayır demesi için çalıştıklarını ifade etti.
Askeri cuntaların bugüne kadar insanlığa, İslamiyet'e uygun herhangi bir icraatlarının olmadığını belirten Sevinç, bunu bildikleri için de cunta yönetimlerine karşı olduklarını söyledi.
"Astsubay seçim sonuçlarından sonra 'umarım sen burada kalırsın!' dedi"
Sevinç, "Benim bulunduğum Hazarşah köyü Aksakal mezrasının 311 seçmeni vardı. Bu 311 seçmenden 301 hayır dedi, 10'u evet. Sonuçta seçim bitti sandıklar açıldı. Ben ikindi namazına gittim, namazdan sonra beni çağırdılar. Dediler ki; tutanak yazıyoruz. Gittim tutanaklar menfi çıkınca astsubay bana dedi ki, hocam haberin olsun biz bu meblağı yeniden yazacağız, tutanağı değiştireceğiz. Sonuçta ben imzalamadım. Sonuç ne ise onu tersine çevirdiler ve bana dedi ki umarım sen burada kalırsın! Seçim bitti Bingöl'ün kararı ortaya çıkınca sorumluluğu bize yüklediler." dedi.
"Bingöl'de 17 din görevlisini sürgüne gönderdiler"
Bingöl genelinde askeri cuntanın isteği doğrultuda bir karar çıkmamasının faturasını din görevlilerin ödediğini ifade eden Sevinç, "Bizim müftüyü merkeze aldılar. 17 din görevlisinin 14'ünü Kiğı'ya 3'ünü başka yere gönderdiler. 16 Şubat günü yeni çıkmış minibüsler vardı, ondan kiralanmıştı. 14 kişi, Solhan merkezde belediyenin önünde bu araca bindirilip Kiğı'ya gönderildi." diye konuştu.
"Kravatsız gezen din görevlilerine ceza veriliyordu"
Uzun süre aç ve açıkta kaldıklarını, içecek sularının bile olmadığını belirten Sevinç, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Ayda bir yemek yiyorduk. Bizi kravatsız bile yakaladıkları zaman maaş kesme cezası veriliyordu. Biz aybaşında Kığı'ya gittiğimizde yemek yiyebiliyorduk. Onun dışında ayın 29 günü çayla, zeytinle, çökelekle idare ediyorduk. Çok zorluklar çektik. Benim böbrek rahatsızlığım vardı. İzin zaten yok, alamıyorsun. Doktora geliyorsun Bingöl'e sevk etmeye korkuyor. Rapor vermiyor, istirahat veremiyor, böyle bir durumda yaşadık. Bizim bir kısım arkadaşlarımız istifa ettiler, bir kısmı da sabır ettiler."
Başbakan Binali Yıldırım'la görüşmelerine değinen Sevinç, "Başbakan malum 82 Anayasası'nın mağdurlarıyla görüşmek istedi. Onlardan 3-4 kişiyi bulabildiler. 36 yıl sonra bir Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanının bizi hatırlayıp da çay içirmesi veya bizimle görüşmesi gerçekten beni mutlu etti." dedi.
Sevinç son olarak, "Toplumumuz için, dinimiz için hayırlısı ne ise Allah onu nasip eylesin. Geçmiş geleceğin aynasıdır derler. Şimdiki yönetim geçmişten çok çok iyi. Evet, bir Başbakan 3-4 hocayı çağırıp geçmiş olsun demesi bizim için rahatlatıcıdır." şeklinde konuştu.