Advert
as

Belirsiz Gidişler...

  • Musa APUHAN
  • 2017-01-09 17:06:41
  • 3155 Görüntülenme
  •  

     

    Canımızı korumak, hayatımızı bizim çıkarmadığımız bir savaşta kaybetmemek için her şeyimizi geride bırakarak, sele kapılmış çer-çöp gibi akıp gidiyoruz meçhullere doğru.

     

    Kimimiz yanımıza bir iki valiz ve içine sığdırabildiğimiz kadar eşya, kimimiz ise koca bir hiçle düştük yollara.

    Kimimiz hatıralarımızdan kopamadık, gidiş bize zor geldi.

    Kimimiz bir umutla mutlu olmaya çalıştık.

     

    Ama yollara düşmek, bir yarımızı geride bırakmaktı her zaman.

    Bu yolculuk hüzündü, bu yolculuk savrulmaktı hepimiz için.

     

    İlk aklımıza gelen şey şu olmuştu; biz ölümden kaçıyoruz, ama gideceğimiz meçhulde yaşayacak mıydık?

     

    Bu düşünceler, saniyede milyon kere yolculuk yaptı beynimizde.

    Bu kaçış nereye ve ne zamana kadar?

     

    İmkansızlıklar, mevsimin getirdikleriyle kol kola girip, adeta beynimizde hepimizi yutacak büyüklükte bir çığ gibi olmuştu.

    Bu çığın altından kaçımız sağ çıkabileceğiz diye düşünmeye başladık.

     

    Aman Allah’ım! Ne korkunç bir yolculuk.

    Geri dönmek çare mi? Ardımızda ölüm yağıyor.

    Dağılmışız her bir kıtaya ve adını bilmediğimiz ülkelere, dün ekmeğimi bölüştüğüm kardeşim kim bilir hangi ülkede?

    Ya akraba, dost, ahbab...

    Bir daha görebilecek miyiz birbirimizi?

     

    Sınıfından, okulundan, arkadaşlarından koparılan çocuklarımızı, hangi bilinmeyen ortama, sağlıklı bir psikolojiyle bilmediği bir dilde, farklı bir kültürde eğitime monte edeceğiz?

     

    Ya ömrünün son demlerini yaşayan yaşlılarımız?

    Bütün hayatlarını adadıkları topraklarından koparılmak, nerede öleceği ve nereye gömüleceği düşüncesi bile ömründen ömür götürmüyor mu?

    Sünnetler, nişanlar, düğünler, ölümler...

    Hepsi sessiz ve sedasız oluyor, bu bile zulüm değil mi bu mazlumlara?

     

    Bütün bunlar alçakların çıkardığı savaşlar yüzünden değil mi?

     

    Değer Verir mi?

     

    Petrol kokusunu almış bu itler,

    Senin körpe canına kıymet verir mi?

    İster "noel baba" de, ister "sam amca"

    Kaptırdığın kolunu geri verir mi?

     

    Bombalar altında duman yükselir,

    Yaşlısı, kadını, çocuğu ölür,

    Bütün bir tarih kökten gömülür,

    Alçak,  medeniyetine değer verir mi?

     

    Göçtüğün diyarlar acı bir gurbet,

    "Aylan" olup, deryalarda ölmezsen şükret,

    Yüzüne bakanların, gözünde nefret,

    Evini yıkan alçak, evini sana verir mi?

     

     

    Musa APUHAN
    Musa APUHAN
    KÖŞE YAZARI
    BİYOGRAFİ