Advert
as

Kırlangıç Hikayesi ve Avrupa Birliği

  • Musa APUHAN
  • 2016-12-12 15:59:36
  • 3322 Görüntülenme
  •  

    “Günlerden bir gün kırlangıcın biri bir adama aşık olmuş ve adamın penceresinin önüne konup adama şöyle demiş :

    “Ben seni çok seviyorum, lütfen pencereyi açıp beni içeri al da birlikte yaşayalım.”

    Adam : “Olmaz alamam… Sen bir kuşsun. Hiç, bir kuş adama aşık olur mu ?…” demiş.

    Kırlangıç tekrar : “Lütfen pencereyi açıp beni içeri al, birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum, canın da sıkılmaz, birlikte yaşar gideriz.” demiş.

    Adam yine : “Olmaz alamam… Git başımdan” diye cevap vermiş.

    Üçüncü ve son defa kuş adamın penceresinin önüne konup adama tekrar şöyle demiş :

    “Lütfen beni içeri al… Artık soğuklar da başladı, dışarıda kalamam, biliyorsun ben sıcak havalarda yaşayabilirim sadece. Beni içeri almazsan başka sıcak ülkelere gitmek zorunda kalırım. Lütfen beni iceri al da burada kalayım. Birlikte yemek yer, omuzuna konar seni neşelendirir, sana yârenlik ederim. Hem sen de benim gibi yalnızsın” der…

    Adam ona : “Git derhal başımdan ! Ben yalnız kalırım.” demiş ve kuşu kovmuş…

    Kırlangıc da bu cevap üzerine üzüntülü bir şekilde uçmus ve uzaklara gitmiş.

    Adam kırlangıç uzaklara gittikten sonra düşünmüş ve kendi kendine :

    “Ben ne aptal, ne kadar akılsız bir adamım, niye kırlangıçla birlikte kalmayı kabul etmedim? Ne güzel birlikte kalırdık” demis ve çok pişman olmuş. Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş.

    Kendi kendine : “Nasıl olsa sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir, ben de onu içeri alır birlikte, mutlu bir hayat sürerim.” demiş ve penceresini sonuna kadar açıp beklemeye baslamış.

    Yazın gelmesiyle kırlangıçlar da gelmeye başlamış ama onun kırlangıcı gelmemiş. Yazın sonuna kadar hiç penceresini kapatmadan pencerenin başında beklemiş ama boşuna… Kırlangıç yokmuş. Gelen kırlangıçlara sormuş ama onun kırlangıcını gören olmamış.

    Sonunda bir bilge kişiye hâlini danışmak ve ondan bilgi almak için gitmiş.

    Bilge kişiye olayı anlattıktan sonra bilge kişi ona şöyle demis :

    “Kırlangıçların ömrü 6 aydır !…”

    Hayatta bazı fırsatlar vardır, ömründe bir defa insanın eline geçer ve değerlendirilmezse uçup gider.

     

    Dikkatli olun..

     

    Farkında olun…

     

    Sevgili okurlar; altmış yılı aşkındır, bir kırlangıç gibi AB'nin penceresine konduk ve bizi içeri alsınlar diye her türlü taklayı atıp durduk. Şartları onlar belirlediler, biz sadece tamam dedik, yine içeri almadılar. Birliğe almak istedikleri bütün ülkelere sadece ad-soyad sordular, tamam dediler, bize gelince tarihleri boyunca öldürdükleri bütün mazlumların ayakkabı numaralarını sordular, daha biz cevap vermeden yanlış dediler, iç işlerimize karışmayı bıraktılar, "ülkeyi biz yönetelim, siz karışmayın." dediler.

     

    Yaptıkları herşeye evet dedik ama adamları mutlu edemedik. "Bizim genç nüfusumuz var, götürün, çalıştırı,n siz evlerinizde yan gelip yatın, biz size hizmetçilik yapalım" dedik yok, adamlar NUH dedi Peygamber demedi.

    MOOO dediler, Muhammed demediler.

     

    İçeride ki köçekleri onların istediği telden çaldılar, terör örgütleri kurup silahlandırdılar, canları istediği zaman kaos çıkardılar, vampirler gibi kan döküp kanlı çilingir sofralarını kurdular, kimse ayağını çek demedi. Ama adamlar yine alınganlık yaptılar, sizi birliğe "almazukta almazuk" dediler. Eeeee her kırlangıç’ın da bir göçme zamanı ve zorunluluğu var. Biz de de bir Mert çıktı, "siz bizi istemiyorsanız, bizde halkımıza sorarız, bakalım onlar artık sizi istiyorlar mı?" der demez, başladılar yeni ve kanlı oyunlar sergilemeye. Kusura bakmayın, bu kırlangıç göçtü gitti.

     

     

    Bizi içinize almanıza ihtiyaç duyduğunuz an, içimizdeki bütün hainler zaten size sığınmış, size baba demişler, artık bundan sonra ki birliğiniz nikahlı mı olur, nikahsız mı olur ona da siz karar verin.

    Musa APUHAN
    Musa APUHAN
    KÖŞE YAZARI
    BİYOGRAFİ